Ölümü düşünüp, Ölenlere rahmet okurken; "Bir gün bende öleceğim!.." idrak ve ibret nazarıyla tefekkür yapabilenlere selâm olsun. Kabir, ahiret, haşir, sırat, cehennem hesap gibi dehşetli bir imtihanı unutmayanlara selâm olsun. Ne mutlu herdaim kalbi makbere raptedebilen tefekkür ehli bahtiyarlara. |


Deprem Bölgesinde Mezarlık

Telaşa
Ölümün son güzü ben kışındayım
Ölümsüz zamanım akışındayım
Ölümü tanımak ne büyük gerçek
Ölmeden ölmenin telaşındayım
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Sıdk
Arkandan dönüp bakmaz makam mansıp rumuzun
Ölümsüzlük pek hoştur kalbidir ruhumuzun
Duvağına kabrimin vefa renkli gül gerek
Toprak atıp sıdk ile terk eyleyin gülerek
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Hayat fani madem peki biz neyiz,
Unutmayın, hepimiz öleceğiz.
Micingirt
_________________________________
Akıbet
Ve gün gelir götürürler evine
Er odur ki musâllada sevine
Sâla va’zın tükendiği hay hayda
Dünya sana kucak açsa ne fayda
Derin sükût çöker yolun başında
İsmin fâni yazar mezar taşında
Komşuların sakin ürkek ve sessiz
Ölüm akledene aşk nihayetsiz
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Raiciun
Dinle beni oğlum Mehmet
Dosdoğru y/ol eyle kamet
Sâlih amel istikâmet
Cennetin olsun feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Aklet ki öpsün terini
İman hakikatlerini
Tevbe et yıka kirini
Tesadüf değil feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Tüm renklere eşit tek tek
Hürmet ve merhamet gerek
Budur temiz asil yürek
Yürek gerek o feci feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Mısralar virane zar zar
Bilmem ki daha ne kadar
Gâh nevbahar gâh sonbahar
Havf reca hây, ey feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Mazluma harca varını
Unutma dünü yarını
Merhamet yoksunlarını
Dehşetle bekler feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Yok, bunun başka izahı
Mizân hakikat vallâhi
Hak yol rıza-i İlâhî
Gayrısı dehşet feci gün
“İnnâ ileyhi raciun”
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Kabristan beşiğin p/eşidir gardaş;
İnsan ölmez, ölen nâşıdır gardaş.
[Micingirt]
_________________________________
Aşk Türküsü
Bu dünya bir kardan çardak
Ne dem olur ne de bardak
Yalan dolan gam kasavet
Otur da bir aynaya bak
Gele gider konan göçer
Herkes tek elekten geçer
Ansızın gelince davet
Kimler gelip kefen biçer
Fayda vermez mansıp malın
Söz edemez arzuhâlin
Hoş sedaysa ömrün şayet
Aşk türküsü mahcemalin
Ölüm vuslat ölüm hoştur
Ölüm titrek uçan kuştur
Ölüm meyyite son ayet
Hesap dehşet pek yokuştur
Bu dünya bir kardan çardak
Ne dem olur ne de bardak
Yalan dolan gam kasavet
Otur da bir aynaya bak
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ölüm ertesinde müjdeler vardır,
Farkına varanlar pek bahtiyardır.
Micingirt
_________________________________
Mizan
Kul hakkı nâr ins mahlûklar görecek
Hüküm belli tek başına varacak
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Ve ardından kefenini dürecek
Eş ve dostlar terk edecek tek tek tek
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Mevt tufanı zeval teni saracak
Münker Nekir kabristanı sarsacak
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Mezaristan böceklere verecek
Helâk dehşet Kahhâr hesap soracak
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Zebaniler başucunda duracak
Gadab bilmez deccalları gerecek
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Hak hakikat nizamını kuracak
Şer tayfası cehenneme girecek
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Zulmet ehli azap gazap nâr ocak
Koç yiğitler bıyıkları buracak
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Mazlum kendi cennetini örecek
Selam verip tebessümle girecek
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Muttakiler saadet-i derecek
Ve hiçlikten sonsuzluğa erecek
Musallada titriyorken cenaze
Gassal gülüp gül kokusu sürecek
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
ölüm
Hüznüm mehtap aydınlığı
Bulut gibi tahammülüm
Ruhum sabrın hıçkırığı
İnşirah paresi ölüm
Ölüm gözyaşını siler
Ölüm serinletir güler
Ölüm dirilere gelir
Bahtsızın verâsı ölüm
Günbatımı ölüm sesin
Yer yer ürkek kalbimdesin
Yoruldun mu neredesin
Gönlümün Hira’sı ölüm
Ölüm gelir alır birden
Alır gider bu şehirden
Anadan sıladan yârdan
Âdemin mirası ölüm
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Mermer
Toprak yeter mezarların üstüne
Helâl yoksa altı nedir üstü ne
Mermer soğuk hasenât giy üstüne
Mizân bakmaz Karunların büstüne
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Bir mezar kazınız, bembeyaz kardan;
Gitmek istiyorum ben buralardan.
[Micingirt]
_________________________________
Seviyorum
Yolculuğum muamma
Yolumu seviyorum
Yaşamak güzel amma
Ölümü seviyorum
Ölüm rahmet kapısı
Ebediyet tapusu
Zalimlerin mahpusu
Ölümü seviyorum
Ölüm canan ölüm yâr
Aşk saadet onda var
Gelir çığlığım duyar
Ölümü seviyorum
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Tefekkür-i Mevt
Sülüs terhis gelir hep aynı yerde
Makam rütbe mansıp denk olur “er”de
Cürümler dökülür açılır perde
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Vefât eden zâta öldü diyoruz
Bize ne oluyor düşünmüyoruz
Ölüm lisân-ı hâl, nasihat vaaz
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Oyun yolcu gölge mezar ve beşik
Mezardan sonrası mahşere eşik
Mahşeri dert etmez diyemem eşek
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Hakkı hicveyleyip dolanıverdim
Yönsüz adamlardan bulanıverdim
Sabrın masatında bileniverdim
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Maksadın kulluksa ötesi hâşa
Gönlüne tefekkür gözlerin yaşa
Alıştır kardeşim gülmeyi boşa
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Ahlaka koşunuz…mevt özetidir
Kime“Şeb-i Arûs” çeyiz setidir
Ölüm her kişinin kıyametidir
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Mizanı ne bilir yolu ne anlar
Beden dili ile gönül yıkanlar
“İnnemel mü’minûne ıhvetün.” yâr
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Söze müptelayım dilim biçare
Öğrendim sükûtu ama ne çare
Sorsam titrek sesle dosta ağyâra
“Tefekkür-i mevt” âh, bilmem ne yazsam
Mısralar içine mezar mı kazsam
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Bir Fatiha Uzunluğunda
Kapitalist dindarlar etrafım sarmış
İbretten emare yok
Musallaya bakan da yok
Akraba-i taallûkat gözlerimin önünde
Geçiyor teker teker
Mal varlıklarını tefsir ediyorlar
Helva niyetine pideleri yutarken
Üzüntü yüz ifadelerine uğramamış
Uğramış gibi yapma içgüdüsünde
Kapitalist dindarlar etrafım sarmış
Koronaya sesleniyorum
Varlığın şamarını yedirten koronaya
Kapitalist dindarlar etrafım sarmış
Oysa “Lezzetleri tahrip edip,
Acılaştıran ölümü çok zikrediniz!”
Buyurmamış mıydı şefkat abidesi
Beklentilerimi düşünüyorum
Titreyerek ümitle bir Fatiha uzunluğunda
Kapitalist dindarlar etrafım sarmış
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ağlayacaksın
Gerçek hislerinle terki derince
Şekli ifşa edip ağlayacaksın
Kalb-i dudaklara zannın sorunca
Farkı fark eyleyip ağlayacaksın
Klasik ya her şey rüya düş idi
Görmez gayyaları zihnim üşüdü
Mânasız ifade neyin çeşidi
Sözü itekleyip ağlayacaksın
Eşarbı süs etme mor saçlarına
Nankörlük engebe miraçlarına
Şiir yorumlarsın sertaçlarına
Keşke zikreyleyip ağlayacaksın...
Şey olmak her şey mi ve gelip gider
Gayesi ney olan ney çalıp gider
Hevası hep olan aldanıp gider
Zaafın yoklayıp ağlayacaksın
Nedir yolcu arzu emel niyetin
Ebedi ömrü mü vermek diyetin
Varlığın yokluğun hüsnüniyetin
Bir gün terk eyleyip ağlayacaksın
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Kuru Çiçekler
Selvi bakadurur süzer bulutlar
Gözyaşı dökmeyin bende zaten var
İbriği bırakıp geçin sağıma
Kuru çiçekler dikin toprağıma
Peşinden fatiha her dem gerekir
Ölüm duvarına erdem gerekir
Erdem fazilettir erdem din iman
Anlattım kavlince duyun müslüman
Dilim tutuk benim kalemim esir
Dilde muharebe kefende tesir
Elli beş yıl bu gün bir hiçmiş meğer
Bilmem belki nasip şarabı kevser
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ümit
Bir katre gözyaşı bir dua yâda
Mai bulut gibi gözlerimi tut
Hangi nehir akmaz akan dünyada
İnilmez merdiven nerede mevcut
Yorgun günlerimi aldım elime
Tekrarı yok ömrün baktım hâlime
Cürümde muttasıl yazık dilime
Acı içindeyim gel beni uyut
Şiirler hüznümdür mevsim çok serin
Sonun telaşesi mevzu pek derin
Su gibi içtiğim yazı kaderin
Emriyle kuşatmış korku ve ümit
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Yolcu
Beşikten mezara olur mu 0’nsuz
Ecelim ensemde emelim sonsuz
Ki azık gerekir madem yolcuyuz
Aniden koyarlar kefene cansız
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Unutmayalım
Dostluk sulayalım yâr’in bağında
Sevgi büyütelim salıncağında
Husumet kin nedir edep yayalım
Toprağın altı var unutmayalım
Dünya kardeşliği ötesi de var
Güzel ahlak ile kalpler parıldar
Neyse kardeşliğe sebep yayalım
Toprağın altı var unutmayalım
Dosdoğru fıtratı dili ve hâli
Kardeşlik olmalı kulun hayâli
İrşad samimiyet ve hep yayalım
Toprağın altı var unutmayalım
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Yokluk Vâkti
Sarhoş uyanığı yirmi dört saat
Dahası herkese açılmıyor ki
İmgeler okşuyor mısra nihâyet
Zehirli zamanlar içilmiyor ki
Zihnim savruluyor ne yazsam irsî
Ölümler taşıyor kör saltanattan
Kışlığa yatırdım ölümle hırsı
Hırs ölüm bende mi yoksa fıtrattan
Elliye yaklaştım tarihe kırktan
Sabır taşlarımı bitirmişim hem
Bıçak emiyorum susuz çıkrıktan
Mavzerden dert kardım hançerden merhem
Deli serkeşliğim dem diyecekler
Yeşil frengili duygu aşk yürek
Sorunca upuzun kim diyecekler
Kiminde bir kazma kimine kürek
Yetiş bir kazma vur dinle âh işit
Şiirlerim hüzzâm sarar mı şehir
Mısralara yaslan devrilmeden git
Yokluk vakti ateş kusar bu şehir
Benzim gökkuşağı gözlerimde sis
Kitap yazdım "siz hiç ay ışığında..."
“Gören Göz...”ler ne der cürmüme mahsus
Çığlıklarım yüzüm kırışığında
Titrek sarsıntıyla uzat koyuver
Yokluklardan yorgan topraktan peçe
Aşktır keşke’lerim dinle duyuver
Ot biter mezarım genişledikçe
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Çok Düşün
Daha var deyip sanmayın uzun
Söndürürler evin ışıklarını
Atarlar çukura sessiz upuzun
Dağıtılırlar helva kaşıklarını
Rüyayı çok düşün ve düşlerini
Toprağa çevirir gülüşlerini
"Nazar ber kadem"le bakışlarını
Ölmeden ölürler hak âşıkları
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ardımdan Gelmesin
Öteki âlemi fikrîden dosttur
İnşallah bu günler sabrıyla kârım
Evveli bir oyun sonu paydostur
Ömrü tamamlarım sözlerim yarım
Ehl-i dalalete ses etmem sesi
Lezzetler yırtılır ân gelir her ân
Ebed derinliği sabrın nefesi
Kefeni unutmuş tepemde duran
Nice çirkinlikler çirkinler gördüm
Adeta sıyrılmış izandan çoğu
Bağırdım bağırdım bağırdım durdum
Ahbap akrabalar ölüm soğuğu
Malayani şeyler bilmem ki niye
Aklımda başka şey içimde sızı
Usulca bakarım utansın diye
Hiç bir şey kâr etmez izzet hırsızı
Ömer menziline akan bir nehir
İhtiyar mevsimler hicran vakitler
Hamitlere taşır beni bu şehir
Ardımdan gelmesin riyakâr itler
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Desiseler
Ebed aşka dair mahşer sabahı
Azap darağacı kimine düğün
Kahrolsun rençberlik alırsan âhı
Kalanlara sevinç müjde öldüğün
Düşün dur be adam kim neden niçin
Nefsin desiseler tütsüler yine
Fikreyle unutma rahmeti için
Artık yazık etme ahiretine
Vallâhi billahi yoktur imtiyaz
Berzaha gelmeden putunu yıktır
Genç ihtiyar kadın siyah ve beyaz
Mevt “Her nefis ölümü tadacaktır”
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Toprak Mezar
Şu dünya sabit mi hep baki sandık
Yazı yaz değildir yalan baharı
İhtiras zamanlar yer yer uyandık
Bir ömrü uçurdu nefsin rüzgârı
Uyandık zannımca uyku çağında
Bir rüya bir uyku oyuncağında
Oynarız ecelin salıncağında
Mermersiz isterim sessiz diyârı
Şiirler bırakır nesirlerimle
Patiska isterim alın terimle
Toprağa yaslayın hüzünlerimle
Sessizce terk edin toprak mezarı
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
O Günü Düşün
Gönülleri tahrip vesile âha
Kabir kapısında ne acı paha
Bir nefeslik kadar ömrün berzaha
Berzahı unutmak senin çöküşün
Aklın başındaysa o günü düşün
O gün kaçışırlar etrafın saran
Saadet ebedi eyleme viran
Tevbe et af dile dolmadan süren
Gider şan şöhretin kalmayacak ün
Aklın başındaysa o günü düşün
Sonsuzluk muştusu akletmek ânı
Visal kapısında aşkın harmanı
Ölmeden ölmektir ruhun dermanı
Cennete sevkiyat ölümsüz düğün
Aklın başındaysa o günü düşün
Sırat-ı müstakim açık ve nettir
İfrat ve tefritler ağulu settir
Kuvvetin izzeti sulh adalettir
Hasadın mahsulün ne varsa bu gün
Aklın başındaysa o günü düşün
Er kişi kim olâ kimler köle hür
Ruhun sükût eder üstün örtülür
Mahşer mizân hesap cürmün tartılır
Şeksiz ve şüphesiz sorgulanır dün
Aklın başındaysa o günü düşün
Madem ölüm haktır hak olsun niyet
Ubudiyet nedir ne bu zihniyet
Ölüm yokluk değil diyorsan şâyet
Vicdanı ahlâkı eyleme sürgün
Aklın başındaysa o günü düşün
Hayat-ı bakiye vuslata gebe
Faniden bakiye kalmaz engebe
Sevgiliye yakar sarıl sebebe
Sıratı müstâkim mi yürüyüşün
Aklın başındaysa o günü düşün
Hesabın dehşeti ve ecel teri
Varlıklar yokluklar kimin eseri
Düşünmek nimettir düşün serseri
O günü dert etmek akletmek işin
Aklın başındaysa o günü düşün
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
İki Yaş
İmân tâze tutar yaşlı nefesi
Lütuf başım üstü secde dizime
Mezar kabul etmez öyle herkesi
Kimse bakmaz olur o gün yüzüme
Çürür uzuvlarım sen üzülürsün
Hüzün toprağı at alın yazıma
Eğil ruhuma de artık sen hürsün
İki yaş bırak git kefen bezime
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Vasiyet
Mevsimi gelince emri ilahî
Bir çınar dibinde duâya sarın
Samimi dokunuş olmasa dahi
Nağme-i ezkârla gül-zara verin
Düşündüm toz gibi zamansızlık ben
Fırtınalar kopar var hele derken
Köyüme çevirin çekip giderken
Sebepler sormayın nâzara verin
Dehşetli sarsıntı deli feryadı
Taşıdığım ruhtu adalet adı
En kara gün belki öper sıratı
Beklenen düğünse Hızır’a verin
Beraber yanyana saf saf upuzun
Yaz kış kucağına atın sonsuzun
Üç ihlas fatiha birazda süzün
İbretle seyredin mezara verin
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Düştü Düşüme
Secde yanağından öperken hazla
Gülün gözyaşları düştü düşüme
Utangaç yakarış körpe niyâzla
Hâlin gözyaşları düştü düşüme
Uzun kavuşmalar yazayım derken
Sözü barzunumda süzeyim derken
Ve en ön saflarda hizayım derken
Ölüm gözyaşları düştü düşüme
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Mezar Taşımı
Çamurdan yapsalar mezar taşımı
Seninle yan yana hemen iç içe
Gözlerim çukurda dönsem başımı
Sessizce ağlaşsak gelsen her gece
Olur mu bilmem ki yaşlar bahtiyar
Belki de serinden gelir tatlı ses
Cennetten bahçemi yoksa o diyâr
Baksana gidiyor sırayla herkes
Millet mi uykuda ben mi serseri
Gel haydi gel haydi sesler duyulur
Beşikten mezara yaktım eseri
Vah titrek vücudum nere koyulur
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Mezar
Duygularım sarsıyor, yaşam yitik sancılı
Baktım baktım terk etti dostları kaldı mezar
Musalla ıssız mahzun, ağır hüznü ürkütür
Vedalaşma yok serde ayrılık güden mezar
Burkuntular ruhuma derbeder beden mezar
Doymaz mısın cesetten, bu açlık neden mezar
Nice koç yiğitleri yurdundan eden mezar
Anladım ki her şey boş, gelmiyor giden mezar
Kime cennet bahçesi, ibreti yaydın mezar
Cehenneme çukur kim, cürümler soydun mezar
Gassal anı almadan kalbe havf koydun mezar
Açtım bağrım recaya, kefen kaç beden mezar
Pierloti-11.06. 2005
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Gibiyim Sanki
Hemen başucumda Hamitler varken
Bir başka mezara tabiyim sanki
Hayat ırmağında yüzüp giderken
Karakış zemheri tipiyim sanki
Ruhum mehşer gibi sokaklar hissiz
Beynim velveleyle boğuşur sessiz
Öksüz çocuk gibi kimsiz kimsesiz
Ben hâlâ sabiyim, sabiyim sanki
Acılar büyüyor yağar rahmeti
Makbere koşuyor şiirin atı
Müptelayım matem edebiyatı
Divansız yaşayan Nebi’yim sanki
Ölüm püskürüyor yazdım hâlimi
Sabır kıvranıyor tuttu elimi
İsmime münhasır hakkın yolunu
Dert ettim kendimde gibiyim sanki
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ağlamayın Arkamdan
kanatlarım ağır ağır düşerken
ümit korku can havliyle pür edep
ölüm korkusu ve kokusu yüzüm sapsarı
elinizi elime dokundurun yavaşça ve yasinle
baş yastıkta nasipse
usul usul sönerken azar azar sessizce
ağlamayın peşimden hem size ne oluyor
merteklerdir dostlarım yapayalnız kimsesiz
tipi boran olsa da namazıma geliniz
mezara olmasa da
ağlamayın sakın hâ toprağımı atarken
rahmetliyi severdim daha dün konuşmuştuk
duyunca çok şaşırdım istemem boş lakırdı
sessiz sessiz derinden bir fatiha sal yeter
lâkin yapayalnızım sitemim zorumdandır
günahlar günahlar günahlar
tövbem var gözyaşımla tek hasadım bu işte
gözyaşıma sığındım tövbeyi siper ettim
gözyaşım var gözyaşım yedi düvele bedel
hem size ne oluyor ağlamayın peşimden
mevki mansıp araba menkul borsa ve para
kesin artık ne olur dönün bakın çevreme
komşularım ölüler
sizin komşular kimler vâh yaşayan ölüler
yetiş hoca efendi tez yetiş kefenle bir solukta
helâllik al ne olur
helal olsun helal olsun helal olsun
istemem çiçekleri susturun alkışları
ben fatiha isterim titreyerek damardan
hem masrafta bedava
kalakaldım baş başa merteklerin altında
aman Allah’ım aman başladı zor zemheri
çözüldü prangalar terhis hesap iç içe
ıslandı patiskalar siz helvamı yiyorken
ben amelle yüz yüze çaresiz ve takatsiz
ve bir yiğit yetişti kalp ehli diyarından
kocaman elleri aşk sunan gözleriyle
sardı beni bir neşe esrarlı bakışıyla
derken dilim açıldı kefenim büyülendi
ümidim şaha kalktı suspus oldu endişe
kurtuldum gariplikten her taraf gül bahçesi
susun artık terk edin mezarımı sessizce
ben fatiha isterim okuyun bir solukta
ayrılırken ne olur ağlamayın peşimden
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ayrılırken
Gerçeğin ıslığı konu pek derin
Dönüş bileti var sanki fakirin
Bir hoş sâda kulun tek zenginliği
İster râhmet deyin ister hep yerin
Çınar altı olsa rahat ve serin
Eli yüzü düzgün selamlar verin
Sessiz haykırıştır ruh dinginliği
Ara sıra bir fatiha gönderin
Bir miktarda elbet başımda durun
Ayakta durmayın lütfen oturun
Sessiz sevdalardır aşk enginliği
Ayrılırken selamımı götürün
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Yolcu
Gözsüzlere sultanlıkta ne var ki
Kulluk denen zirveleri aşta git
Sır dağından öyle hisse çıkar ki
Sular gibi yatağına düşte git
Tüm mahlûkat Süleyman’ı sormadan
Son nefesin kucağına girmeden
Bulutları rüzgârları yormadan
Yağmur gibi yamaçlardan taşta git
Ak ve kara bilir misin beyazı
Riyâ ile harmanlama niyâzı
Karakışın inadına bu yazı
İlkbaharın en başında başta git
Zevk-i safa genlerimiz plazma
Toprak biziz biz toprağız dur kızma
Birkaç mertek bir beyaz bez bir kazma
Tak tasmayı at eşyayı boşta git
Ağa değil paşa değil bey değil
Bu saklanıp satılacak şey değil
Istırabın musikisi ney değil
O kutlu ses okunmadan beşte git
Belki mecnun gibi aşktır bu şiir
Rahmet vadileri bire bin verir
Gözyaşlarım zemheride yeşerir
İstersen sen çöl kokulu kışta git
Gurur kibir tekmilini yıkıp git
Ağla biraz ciğerparen bakıp git
Nasûh giyin tevbe süslen çıkıp git
Yükün ağır taşıyacak yaşta git
Nedir bilmem pâye nişan endaze
Gülüm hüznü yüreğimde taptaze
Ruhum sarar semâvi bir firûze
Sonsuzluğun sofrasına koşta git
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Ölüm
Sanduka içinde tükenişler var
Son demin bağrında yazgılar ağlar
Ecelle yoğrulmuş vuslatı arar
Vuslattır terhistir hasrettir ölüm
Sarsılış tükeniş nusrettir ölüm
Ölümün kokusu yalnızlıkta var
Hüznün yaprakları bambaşka diyâr
Nereye kaçayım tabut ben efkâr
Vuslattır terhistir hasrettir ölüm
Tını ağlaması kesrettir ölüm
Musâlla kanatıp kazanları yak
Döndüm susuşlara baktım korkarak
Ben başka söylerim başka el ayak
Vuslattır terhistir hasrettir ölüm
Hüznün gölgeleri ismettir ölüm
Derin kuyulara cürümler girdi
Hesap ve ürperti ruhumu gerdi
Gövdemi elleyip toprağa verdi
Kimine terhistir hasrettir ölüm
Vuslattır vuslattır vuslattır ölüm
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Gurbette Ölüm
Şu gurbette ölüm ne kadar acı
O anki hissiyat dağı çınlatır
Çehremi sarıyor duygu kıskacı
Gâh siyah kuşatır gâh aydınlatır
Bir garip insancık aşılmaz diyâr
Her taraf sırf tümsek başlar fırtına
Geceye dağılır bendeki efkâr
Dur fâni yazılır dağın sırtına
Şimdi zamanı mı söyle be adam
Geriye dönülmez susmuş besbelli
Gözleri gözümde duymuyor madem
Sıkıca tutayım elimde eli
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Gevenli
Ölürsem hasretle sılâdan ırak
Yüzümü çevirin o köye doğru
Sonsuzluk yoluna olâ son durak
Özümü çevirin o köye doğru
Hasret türküleri alev ataştan
Gurbet sancıları başladı baştan
Kara zemheriyim en kara kıştan
Sızımı çevirin o köye doğru
Bayramlar sararken pek fark etmedi
Vakit elli oldu yaş kırk etmedi
Acı çözülmeler yön çark etmedi
Dizimi çevirin o köye doğru
Asfaltlar kuşatıp boşluk sürüyor
Bu kentin sapanı kışlık sürüyor
İçimde bir başka hoşluk sürüyor
Hazzımı çevirin o köye doğru
Bu şiir belkide bir batık gemi
Nerede amcalar yok efendemi
Sözcükler çekiyor köye gölgemi
Sözümü çevirin o köye doğru
Gevenli bağrına atın bu cânı
Uçurumlar saklar ısıtır beni
Gözlerim gülümser öper o ânı
Gözümü çevirin o köye doğru
O köy ki micingirt hasretin bendi
Sessiz bekleyişim bitti tükendi
Döktüm şiirlere bir deli dendi
Va’zımı çevirin o köye doğru
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Kıyamet
”Ne zaman kopacak ” dedi kıyamet
Senin kıyametin son nefesindir
Sana ne kardeşim kopar kıyamet
Ölüm yakın sana ve de kesindir
Günah tarlasında isyan yıllarca
Harca bakalım sen fütursuz harca
Deccal gelir deyip bekle aylarca
Azrail gelince son nefesindir
Düşün kıyameti yaslan imana
Bu ne perişanlık gadretme cana
Sarıl istiğfara sarıl Kuran’a
Ümit soluğundur tevbe sesindir
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Sessiz Mekân
O sessiz mekânda kimler durdular
Kimler tökezliyor düşündüm tek tek
Sessizliği bozdu arsız ordular
Sandım yalan gibi gelip geçecek
Taşarak daraldım ihsan ne demek
Bilmem ki ben neyim ben nasıl insan
Var mı babayiğit durun diyecek
Ne söylesem ben boş verene ayan
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Girme
Öpüp mevsimleri yakarış bırak
Hüznü harap edip batağa girme
Mana dehlizleri muntazam sokak
Enginlikler sarkıt alçağa girme
Sözcüklerle ürpert lafz tenimizi
Gül koy dudağına misvağa girme
Şehvete sınatma bedenimizi
Hevaya yontturup durağa girme
İmgeler türetip detayı bırak
Ruhu neşidele yaprağa girme
Yıka gözlerini sal ıslanarak
Kısır ağızlara uyağa girme
Söze ihram yağdır berrak dupduru
Aşkı sulamayan ırmağa girme
Heceleri ağart gözümün nuru
Duasız vakitte yatağa girme
Sıkılgan ol mahcup erdemdir bence
Toprağın altı var sol sağa girme
Bir gün mutlak o gün, o gün gelince
Teni ıslatmadan toprağa girme
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Günü Kesin Olan Bir Gerçek
Dünyanın geçici değerlerine sahip olmayı kendisi için yeterli gören insanlar, gerçeklerden çeşitli yöntemlerle kaçarlar. Ölüm tüm gerçekliği ile yanı başlarında iken bunu gözardı eder, yeniden dirilecekleri günü de unutmaya çalışırlar. Bunları düşünmemek kendilerince bir kaçış yöntemidir. Böylelikle insanlar Allah\’a olan yükümlülüklerini akıllarına getirmeyerek, yalnızca kendi tutkularına göre yaşayabileceklerini zannederler. Oysa kıyamet günü kesin bir gerçektir. Bu gerçek Kuran\’la bildirilmiştir.
Herşeyin tesadüf olabileceği bahanesi ile Allah\’ı inkar edenler, tüm dengeleri altüst eden bu muazzam olaylar karşısında tesadüflerin değil, yalnızca Allah\’ın hükmünün geçerli olduğunu anlayacaklardır. Allah kıyamet anında gerçekleşecek olaylarla ilgili olarak Kuran\’da şöyle haber vermektedir:
De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah\’ındır." O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır. (Enam Suresi, 12)
Artık Sura tek bir üfürülüşle üfürüleceği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi, 13-15)
Kıyamet Günü Belirlenmiş Bir Vakittir
Allah, büyük bir düzen içinde yarattığı yaşamı, bilemediğimiz bir vakitte tüm düzeniyle birlikte sona erdirecektir. Bu kapanıştan şüphe etmeyi veya buna inanmamayı insanların büyük bir çoğunluğu makul karşılıyor ve bu nedenle inkarı tercih ediyor olabilirler. Ancak tarifi yapılan bu son gün, inkarcılar için oldukça zorlu, ürkütücü bir gün olacaktır. Bu nedenle inanmayarak olacakları beklemek yerine, varlığından şüphe duymadan kıyamet gününe iman etmek, insanı kendisi için çok daha olumlu ve kazançlı bir sonuca götürecektir. Zira dünyada harcadığı çabaların "boş bir çaba" olduğunu kıyamet saati ile anlayan bir insanın pişmanlığı, tarifi oldukça zor, çok şiddetli bir pişmanlıktır. Bir ayette Allah şöyle buyurur:
Ancak o, \’herşeyi batırıp gömen büyük-felaket\’ (kıyamet) geldiği zaman. O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. (Nazi\’at Suresi, 34-35) |
_____________________________________
Dünya yolcu yol rüya birkaç lokma birkaç tur,
Ölmeden ölebilmek insanlara mahsustur.
Micingirt
İletişim: micingirt@hotmail.com