MİCİNGİRT KÖYÜ
MİCİNGİRT VİDEOLARI TIKLAYINIZ
Bir Zamanlar
Bir zamanlar hep bir evde daha samimi daha yakın yaşardık. Birlikte oturur nasırlara dokunur höllük tozu ile yürekler ısıtırdık. Tek katlı yere yakın taştan evlerimiz; toprak güveçlerimiz içine bozulmasın diye kışa beş kala kartol doldurduğumuz kuyularımız vardı. Ciritlerimiz at yarışlarımız teneke saksılarımız vardı, anamın toprağa dallara yapraklara dokunan… Organik-hormon sözü lügatimize girmemişti. Tırnaklarımızın arasında toprak kalırdı mikrop barındırmayan semiz toprak. Yapı malzemelerimiz taş toprak kireç kavak çam ve bir de taş ustaları amcalar vardı… Yiğit lakabıyla anılır ya : Kel Halis, Sarı Ömer, Fadime’nin Mehemmed’i ,Züfer dayının Dursun’u ve Yaşar’ı, leventlerin Abubekir’i köyün hamarat taş ustalaraydı. Ölenlerin mekanı cenneti olsun...
Ha birde mısti dayı vardı boyu enine yakın sevimli çalışkan ve bir o kadarda esprili. Neredeyse tümü yaşamlarını taş örerek ve taş kırarak sürdürürlerdi köyde, taşlar şimşire dönerdi. Sıvacılarımız vardı çamurla samanı karıştırıp sıva yaparlardı odalarımızı; dik Ahmet Ve Memi lakaplı Ahmet Ve Mehmet kardeşler… Davarlarımız vardı yününden kazak örülen, öküzlerimiz taşırdı tezekleri, meşeden odunları, tarladan çifti çubuğu… Şimdi ne öküz var ne de davar köylerimizde. Kel Halis’in sal ile döşediği ahırlarımız vardı, koyun, at eşek tavuk, güvercinlerin bulunduğu. Besi sorun değildi dağlarda yaylarda otlatırdık ve arada ziyankârlıklar, başkalarının çayırları otlatırdık. Muhtar azalar ve köy korucuları ceza keserlerdi. Döverlerdi korucular söyleyemezdik babalarımıza çünkü suçluyduk ve bir dayakta onlardan yemek söz konusu.
Kuzularımız vardı otlattığım ve koruğa gün vurunca emzirmeye getirirdim toptaş’tan çermesu’dan … Anam onlarca iş arasında kuşlukları yüzlerce koyunu sağıp Halis Usta’nın el yordamıyla sacdan yapılan küleğine doldurup bana taşıtırdı… Ben hep kalaylı bakır sitillerde koyduğu süte sabah kapaklanıp kaldırdığı üzerine toz şeker serptiği sütlaçları yerdik. İçemediğimiz süt, tereyağı, çiçil peynir yağlı peynir yoğurt, ayran olurdu.
Keçileri, koyunları inekleri her sabah nağıra katmak sabahın köründe uyanmak zordu; ama dönüşü muhteşem sabah kahvaltısı göğ peynir tere yağı lavaş ekmek,fetir ve keteyle kahvaltı sofrası günün en iştah açıcı ve sevindiğim kahvaltı anlarıydı .Mevlitlerde cami minaresinden bekçi Hakkı Dayı’ının herkes kaşığını alsın falan adamın düğünü var yemeğe gelsin çığlığı ve benim kaşığı alıp koşanları görünce çaktırmadan kalabalığa karışıp meyveli aşa dalışımı unutamıyorum. Herkes ölü düğün bayram tek yürekti… İşte bunları kaybettikten sonra şimdi anlıyorum ki kültürümüz ve geçmişimizden çok şey yitirdik.
Hele yazları Şeremet’e tapanlık sakavellik kesmek için iki tekerli öküz arabasıyla yolculuk var ya; tam bir etkinlikti.. Belki lüks taksimiz zengin sofralarımız yoktu ama âsil bazen asi
mağrur ve vakur bir civanmertlik hakimdi köylülerin yüreğinde. Kenan Evren darbe yapınca babamın muhtarlığı seçimsiz uzadı ve anama rahat yoktu…Bizim ev adeta aşevi misafir odası otel, anam da gönüllü aşçısıydı..
Gaz lambalarımız vardı 7 numarayı eve 14 numarayı misafir odasına asardık. Gaz litre işi ölçüyle verilirdi çünkü cum baba “benzin vardı ben mi içtim” deyip resti çekmişti… Camışlarımız vardı köylülerin camışlarıyla dövüştürürdük,sonra ayırt etmek ne mümkün.
Yemeklerimizi yer sofrasında, düğünlerimizi büyük ahırlarda Murat Çobanoğlu Şeref Taşlıova Aşık Reyhani Mevlüt İhsani ozanlarımızla taçlandırırdık. Harman zamanı yıldızların altında bir kilim üzerinde olmazsa kuru toprakta hasatı harmanı sahipsiz atlardan inek öküzlerden korumak için yatardık abimle ve kayan yıldızları sayardık berber… Buğday teçleri yastığımız, harmanın önü arkası topraktı. Bu yüzden stres sözcüğünü bilmezdik toprak gibi temiz taş gibi sağlamdı ufkumuz.
Anam sürekli çalışıyor, geziyor yoruluyordu köyün ağır işlerinde... Hasta, tansiyon sözünü hiç duymamıştım ta ki şehre gelene kadar. Şimdi tansiyon kilo şeker her ne hastalık varsa yol arkadaşı oldu anamın…
Nakış işlemeli seccadelerimiz vardı etamin bezinden ..Anam dört oğlunu ve iki kızını tezeklerin samanların içinde hem çalışarak bizi de çalıştırarak pak helal sütüyle beslerdi...Arada bana seni okutmayacağım beraber kartol pişirip ezip yeriz deyince közlerim ateş kesilir küser ve iştah gider sofrayı terk ederdim. Hoş çokta güzel kartol ezmesi yapardı lezzetli baharatlarla tere yağıyla .
Amcalarım vardı çınar gibi ve hepsinin aynı bir hikayesi vardı. .İçlerinde en sosyal olan ve renkli kişiliğile köylülerin sevdiği Behsat amcam beni sever ve gel hele dımbılo derdi ne demekse…Birde H.Hedis Amcam vardı köyde kıt imkanlarla su değirmeni inşa eden,,silah tamiri vs …Köyün Sakıp Ağasıydı..kıtlık zamanlarda buğday un saman satar parası olmayana bir sonraki hasat zamanı getir derdi..Sözü fazla uzatmadan ölen tün köylülere rahmet diliyor şiirlerle sizi baş başa bırakıyoru
Micingirt’e GötürünGitmek istiyorum olmaz demeyin O gün beni Micingirt’e götürün Belki iyi gelir esirgemeyin O gün beni Micingirt’e götürün Ekmeği bereket suları serttir Kerem gibi yanık ıstırap derttir Yiğittir insanı dürüsttür merttir O gün beni Micingirt’e götürün Götürün yavrular sorduğu yere Kuşluğun koruğa vurduğu yere Götürün ömrümün vardığı yere O gün beni Micingirt’e götürün Yüküm hep fırtına sözlerim fasıl Sonsuzluk koyuna varmaksa asıl Nasıl anlatayım bilmem ki nasıl O gün beni Micingirt’e götürün Gurbetten sılayı görmek ne güzel Ne güzel vuslata varmak ne güzel Ruhunu sılada vermek ne güzel O gün beni Micingirt’e götürün Halı kilim keçe yürek sanatı Öküzü ineği ve rahvan atı Toprak bacalara kar saltanatı O gün beni Micingirt’e götürün Götürün aklımın erdiği yere Anamın tahılı serdiği yere Götürün verenin verdiği yere O gün beni Micingirt’e götürün Otuz sene oldu köyümden ayrı Şiir biriktirdim hüznümden gayri Hicran bırakıyor uzaktan seyriO gün beni Micingirt’e götürün Hayali bir mezar bir ümit beyim Belki de ordadır ölüm meleğim Beyhude bir teklif son bir dileğim O gün beni Micingirt’e götürün Maksutçuk İslamsor Saat’ta durun Hacıgazı merhum bir selam verin Geçin değirmene biraz oturun O gün beni Micingirt’e götürün Götürün kundağım sardığı yere Babamın elli yıl durduğu yere Götürün kalbimin yorduğu yere O gün beni Micingirt’e götürün Susuşun çığlığı hecelere bakIsıtmıyor artık beni bu toprakAteşten asfaltlar ben yalınayakO gün beni Micingirt’e götürün Götürün zıgava yıkayın derim Harsıntap tenhadır ıssız severim Ağbaba’ya rüzgâr olur eserim O gün beni Micingirt’e götürün Türkmen’im Türk benim Çerkez Kürt benimUnutulmuş sevda anayurt benimNiğbolu Malazgirt Micingirt benimO gün beni Micingirt’e götürün Gözyaşım hasretim baharım kışımBağrımın sesidir götür deyişim Micingirt’e kaldı gülümseyişim O gün beni Micingirt’e götürün Ömer Ekinci MicingirtŞehitti OsmanHenüz otuz beşe daha var derkenYakıldı ağıtlar ısındı sularDüğünden mateme şafak sökerkenYürek yangınları yetim duygularAylardan Regaip saflar upuzunNe varsa terk etti gitti sonsuzunBize bir Fatiha gam keder hüzünBeynimi zonklattı gurbet ve mezarÜç kuzucuk öksüz yan Micingirt yanTarla ve traktör şehitti OsmanAlev gözyaşları kaynayan kazanBu defa çok ağır hüzünlü baharBahardan ziyade şehit hem bu yaKüçücük Hasbi’si bağırdı duyaDediler ses vermez yatmış uykuyaEve döndü mahzun solgun sitemkârYavrulara döndüm bakışları gamAğu yudumlandı başka yazamamKahrım büyük kader böyle gün tamamVelhasıl bu defa büyük şivan var__________________________________Osman hakka yürüdü ve üç yavru bıraktı / Mart 2018Ömer Ekinci Micingirt Gurbette Ölüm Şu gurbette ölüm ne kadar acı O anki hissiyat dağı çınlatır Çehremi sarıyor duygu kıskacı Gâh siyah kuşatır gâh aydınlatır
Bir garip insancık aşılmaz diyar Her taraf sırf tümsek başlar fırtına Geceye dağılır bendeki efkâr Dur fani yazılır dağın sırtına
Şimdi zamanı mı söyle be adam Geriye dönülmez susmuş besbelli Gözleri gözümde duymuyor madem Sıkıca tutayım elimde eli
| Ömer Ekinci Micingirt |
|
Unutamadım
Toptaş’a uyanıyorum
soğanlı’nın elleri göğsümde
kar kuşanıyorum
sıcacık tezek gibi
Moskof kasketini düşürmüş
şehitlerden kaçarken
ve ben kabir başında
Ah fatma kadın
seni hiç unutamadım
bir de nene hatunu
Rüyalarım şehit sessizliği
mısralarım yetim
çığlığı
Siz bena bakmayın
gün hep müşkül
ben hep yalınız
Ömer Ekinci Micingirt
Yol BoyuncaGurbet elden ıssız dağın başına Kaçar iken yol boyunca ağladımDüşmüşüm ben virâneler düşüne Duçar iken yol boyunca ağladımMor tepeler sessizliğe açılır Türlü türlü vakitlere geçilir Yaş ekilir hüzünlerim biçilirBiçer iken yol boyunca ağladımYağmur bile mutsuzluğa yağıyorRüyalarım delik-deşik boğuyorGün düşerken yenileri doğuyorGeçer iken yol boyunca ağladımTek tesellim şiirlerim felektenÖzlemlerim geçirilir elektenHasret sarar pişirir hep yürektenNaçar iken yol boyunca ağladımNinemi aradım yüzünde peçeKöy ile mezarlık girmiş iç içeCemreler üşütür Micingirt göçeGöçer iken yol boyunca ağladımÖmer Ekinci Micingirt Ömer’leMısra eker Ekinci, satır ıslanmış terle Micingirt sağ yanımda, koşuyorum Ömer’lePusulamız yâr ise, aşka ihânet niye Beni “ben”le yıkadım, ilhâmı köpüklerle Ömer Ekinci MicingirtZigav AğlamaklıRüyalar tekkesinde Ot kokan hüzünleri biriktirip Hasret tufanına fırlatıyorum Yaş eliyorum Aradıklarım hiçbir yerde Tuş oluyorum Meçhule koşuyorum zihnim kan çanağı Taşlar garip zigav ağlamaklı Harmanı düşünüyorum yağız atları Kuzeyin ışıkları geceme esaret Köyü meşeliyorum Suların şırıltısı sessizliğe vurunca Günü düşünüyorum yılmadan Sıcak bir cadde duygusunu yitirmiş yığınlarla Kehkeşan içinde yazdıkça ürperirken Doğunun çocuklarını, cinni mağaraları Dünü şişeliyorum Kulak kesiliyorum ninemin ninni edebiyatına Soğuğu düşünüyorum ağızlara dokunan Hamiyetperverliğin renkli keçelerde nakışlarını Fırınsız sobalarda fokurdayan banyo kazanlarını Yanık sinemanın keşişini Dolup boşalıyorum Oğuzlardan türküler yanık ağızdan Patates yüzlü utangaç küçük çobanları Bozuk trenleri yaylaları ormanları Sonu köşeliyorum Ve gün bitiyor...Ömer Ekinci MicingirtMicingirt Ben.rüyalarda dolaşırım solgun ışıklarla her gece dolaşırım bucak bucak paslı düşüncelerimle Micingirt ben ve uzun saplı bir dirgen ıssız ve yorgun harmanlar sessiz ve yapayalnız renk ölü ses maşat yoruldumsarsık ve acılıdır hayallerim temaşa eder her giden yabancı cinni mağaradan aşağı kar yüzlü dereleri koyu bir sızı sarar zâr zâr bahtsız yürekleri ne kadar da fark ettirmesek de müthiş bir duygu taş duvarlarviran olan bir mâzi ve öldürülmüş eski evler çatılar tutuyor perdeliyor nasırlı elleri toprak bacaları yankılanıyor zigav’ın dere akbaba’nın gerdanından hüznüm aysbergler gibi duygular enkaz amcalar yok bir nesil kayıp zaman dar dünya geniş gece zifiri karanlık kümbet ayrı bir hendese çocuklar benden kaçıyordu şeherli gelmiş şeherli nidâlarıyla gel de ağlama tıpkı dağılmış bir tesbih misali imamesi kayıp savrulmuştuk baş döndüren zamanın akışında sus biçare divane diyordum kendi kendime mevsimin sonu kimse ses vermiyordu bir ara bir ses duyar gibi yosun serinliğinde bu yerde ilham da yoktu duyguda hem yerimi şiir yazmanın şimdi hasretin katılığında boğuluyorum hele “koruğa güneş vurunca kuzuları getir” ah işte bu cümle var ya derinden sarsıyordu tüm hatırları gamda ıslanıyor kederde yıkanıyordum ne zaman yeni bir bahar ne zaman Micingirt ne zaman Ömer Ekinci Micingirt Aşağı MicingirtŞeremet içimde bir aci hüzün Selahattin çayırı gobut şorak adalar hani Hani Micingirt beni bir gün arayacaktın Ne Apponun torunları tanır ne de Selim Çok efkârlıyım Micingirt çok Soğanlı yaylasında ayran içtin mi arkadaş Yalınayak karakış Akbaba’da koyun güttün mü Zigavi, Karaköse’nin karlı dağlarını Süzdün mü kale’nin üstünden Ya tarih kokan mağaralarda kümbette Ceneviz’i Saltuk’luyu Osmanlı’yı Micingirt suskun Selçuklu’dan beri suskun Kalesi kümbeti tarihiyle suskun Mezar olacak mı son demime açıp kucağını Günbatımı da siz hiç Semih’i Appo’yu Hacı emmimi düşündünüz mü Kabristanın soğuk kalbinde Zigav bir başka akıyormuş Aras’a doğru Kanni, Haydarkomi Arabayolu sizden ne haber Cengemağara sen ne dersin kartol haşladığım çaynikle Şimdi ne Hakkı dayı ne Emihan amca nede tüccar İhsan dayı Değirmenler yetim Hacı Fikret yok Hacı Hadis yok Ne Bursa’da ararım artık ne de hayal kurarım Buluşuruz belki esrarlı melodiyle mezarın öte kıyısında Yukarı Micingirt’i düşledim kar ortasında milliye dökülüp Topkaya’yı İslamsor’la beraber Altınbulak Matem eser yüreğim amcalar yok Köylüler yok hasret çile yalnızlık Çermesu karataş keklikler ağlez kurunlar Hey Micingirt hey koca çınar sen yadigâr Sen tarihsin tarih kokan yamaçlarınla Özlediğimsin sevdalımsın Ve ben başka hasretteyim bambaşka hasret Bir diyâr-i vatanda ve çok uzaklarda… Ömer Ekinci MicingirtMicingirt Mevsimler başıboş paslı saatler Ve derin ıstırap verdi Micingirt Aklıma her lahza geliyor yer yer Amansız hasrete sardı Micingirt Hacı Behzat emmim bahtına küsmüş Hanımı dert yükü sararmış susmuş Titriyor elleri yorgunluk basmış Yürekten bakışıp durdu Micingirt Haci Hadis amcam özledim seni Ne değirmen kaldı nede kefeni Appoyu düşündüm sus dedi fâni Bu gurbetlik beni yordu Micingirt Babam muhtar oldu hizmete koştu Hizmet nimet deyip yollara düştü Bursa’ya gelince yandı tutuştu Hicrandı ayrılık zordu Micingirt Çatlıyor yüreğim ataş köz nârda Köylüleri gördüm geçen sahurda Duygularım harap düşlerim hurda Hasretlik bir devri vurdu Micingirt Ömer’in şiiri ozanın sazı Ne kışı yaşıyor ne sever yazı Oğlu imam olmuş yok Hacı Gazi Nerde Hacı Gazi sordu Micingirt Sarıkamış ilçem Micingirt köyüm Ovalar akrabam mevsimler dayım Çok özledim dostlar kınama beyim Her dağın bir adı vardı Micingirt Amme Hafız amca efsunlu sesi Bilal’den yadigâr onun bestesi Okur büyülerdi bütün herkesi Kalp gözü açıktı nurdu Micingirt Bu deli gönlümün son sedasıdır Hasreti figanı ve sevdasıdır Micingirt vefanın ifadesidir Yarama kaplanan kordu Micingirt Tarihtir Micingirt tarih kalesi Evelik kuşburnu yemlik lalesi Bir gece rastladı ayı balası Yankısı şafağı yardı Micingirt Soğanlı yaylası meşe çıralı Şehitler dizili sıra sıralı Esker emmim geldi bağrı yaralı Yorgun ayrılıklar ördü Micingirt Ömer’im anladım bu dünya fâni Köylüler toplandı herkes yabani Sokaklar ahbaplar tanımaz beni Gurbetin gözleri kördü Micingirt Ömer Ekinci Micingirt---------------------------------MicingirtGurbet harında piştim Gülmeyin hem deliyim Çermesu’da yetiştim Gam tüter çıralıyım Hasret vakti uyandım Biran Micingirt sandım Sarsıldım ve dayandım Nerdeydim nereliyim Meltem esti serinden Beste beste derinden Korkar oldum yarından Aslında yaralıyım Köy kokuna kurbanım Feda olsun bu canım Matem tüter her yanım Yas tuttum karalıyım Düşündükçe yutkundum Yutkundukça yutkundum Uzaktan dua sundum Yoksam da oralıyım Köylülerim haz ettim Duygulandım naz ettim Ve derdimi arz ettim Köyümün moraliyim Mezarlar arşa değdi Hüzün sesi O ney’di Ağladım başın eğdi En başta sıralıyım Ömer Ekinci MicingirtMicingirt’te Uyandım
Micingirt’te uyandımVe kamet kulağımdaKimler yok ki yanımdaTâze temiz dünyamda Babama müjde gitti Ben ikinci beyittiBabam sevindi tabiBir ben vardım bir abi Şükür dedi ya rabbim Biraz somurttu abimHaksız değildi ama Pabuç atıldı dama Bir yıl sonra doğmuştuk İki oğul olmuştukMehmet Taşkın üç olduk Fatihle bir kaç olduk Ve Melike EmineAnnem oldu nur nineGelin dedi evlatlarEşref-i nasihatler Duamla sizinleyim Kalp gözüyle dinleyinHak yolunu tutalım Yaratana tapalım Defter soldan gelmesin Şeytan bize gülmesinBiz dinleriz babayı Atayı akrabayıÇakmak gibi bakıştık Hak yolunda anlaştık Hedef kutlu ağlaştıkVe sözümüz söz dedik Dere tepe düz dedik Baba harçlığı verdi Derken kader ayırdıÇoluk çocuk çoğaldık Vatan boyu dağıldık Buluşmamız bayramdanTâ bayrama değildirBuna babam kefildirİki bayram tatil yaz Rengârenk niyaz vaazDüğün sünnet ve yasta Hem Bursa’da hem Kars’taToplanırız pür edepBuna büyükler sebepEski günler yâdlanır Bakışlar kanatlanır Annemin tatlıları Ve ağızlar tatlanırBu devran hep sürüyorSevinç ârşa yürüyor Edep erkan şükür varPehlivan bir babam var Duâ edip duruyor Mevla’m bizi koruyorİşte dostlar ben buyum Babamdan kaldı huyum Ben bir hiçim ben neyim Biraz balçık ve suyum Eğer adam olursam Ve haddimi bilirsem Halifeyim ben beyimBu sırlı imtihanda Onurlu imtihandaGafletten uyanalım Takvaya boyanalımBuyurdu yüce nebi Varlığımın sebebi Sürünsün de sürünsün Aman Allah’ım aman Oyun zordur zor oyunReçeteyi okuyunDava ağır yol uzun Düşündük uzun uzun Baba miraca durdu O ne müthiş huzurdu Celâllendi buyurdu Şahlandırın bu yurduSonsuzluk bestesiyle Babalık güftesiyle Çoluk çomak çoğaldık Vatan boyu dağıldık Emri haktır ne derim Böyle yazmış kaderimMicingirt’te uyandımVe kamet kulağımdaÖmer Ekinci Micingirt Micingirt’ten ÖtürüRuhumu fetheyleyen sevda aşkın her türü Şiirler sarmaladı Micingirt’ten ötürü Yaralı bülbül gibi koş diyardan diyara Al beni de rıhtıma toptan hepten götürü Şiirler sarmaladı Micingirt’ten ötürü Yeşil mavi pembe mor,şifa anı kasvet dert Beynimde uğultusu yanık şarkım Micingirt Kale kümbet mıhlanmış benzer ulu çınara Tarih şahit pek cömert şu Micingirt mertten mert Beynimde uğultusu yanık şarkım Micingirt Ömer Ekinci Micingirt Uyan MicingirtSahte sâmimiyet renklerimi yer, Aklıma hükmedip gel sırtıma bin. Zorlu serüveni yazmaksa hüner, Yazıyorum işte, avun ve sevin. Ensemizde tufan ki inancım tüm, Tenhâ vakitlere yaptığım yorum. Merhametsiz vehim acı tebessüm, Düşündüm kendimce ne bekliyorum. Neslin ruhunu gör sokağa bak ta; Mantık alev alev ben gibi haydût! İzzet ayakaltı, zillet tabakta, Bozmuşuz âhengi her bir köşe put. Ben benden kaçarım gölgem sağımda, İfâdem pek bozuk cürmeder her an. Ve aşktan habersiz, aşk dudağımda, Korkarım vuslatım bugünden virân. Milletçe el ele gelin beraber, Bismillâh yazalım hemen her yana. Çile bürünelim gözyaşı yer yer, Ezelden ebede bütün cihâna. Rüya mı benim ki anlat gel hele Enkazı anlatmaz derin vaazlar Milli bir ruh gerek, darb-ı mesele Yobaz der yaftalar gider gammazlar Yüreğimle yazdım, biraz acele, Geçmişle iç içe çok sözlerim var. Uyuma Micingirt, uyan kalk hele; Semâvi ülkeye esiyor rüzgâr! Ömer Ekinci Micingirt KöylülerNerdeyiz köylüler ne oldu bize Ayrılık vurgunu vurdu köylüler Derdimden bir buket vereyim size Yavrular köyümü sordu köylüler Hacı Celal vardı tuğrası hayır Çeşmeler akıttı cennetten nehir Hacı Gazi köyde keserdi mehir Düğünde baş barı kurdu köylüler Hacı Ahmet yapmış kışlalarda ün Altınları sebil döküldü güğüm Dedem Hüsamettin gülmüştü o gün Hacı Behsattada vardı köylüler Serdar Efendi var köyün üstünde Dedem Zeki Sifil baytar aslında İbo dayı vardı eli bastonda Şeremetti onun yurdu köylüler Hırlak Celal nerde gönlü pehlivan Yediği ekmekle bir kuru soğan Yokluk kaderiydi ekmeği yağan Liste yaptım ölüm derdi köyüler Hakkı dayı bekçi gördüm sadakat Biçerdi çayırı kalmazdı takat Kanlıda çobana atmıştı tokat Çoban onu yere serdi köylüler Mucip Hacı Hedis icattı işi Doluydu ambarı kaynardı aşı Birde vardı Hacı Ömer onbaşı Ölünce mezarı nurdu köylüler Semih civan Semih göçtü bırakıp Anası kör oldu ağlayıp bakıp Köye figan düştü sineler yakıp Bize de gurbetlik zordu köylüler Kula Memmet hasta bakışı hüzün Cinolardan Habib yatalak hazin Köylüler çok dertli bir gidin gezin Gönlüme gam keder girdi köylüler Ölmüş Hasbi Amcam izi silinmez Şeremette Mevlüt dayı görünmez Ölüm zor gurbette mertçe ölünmez Rüyamda mezarım dardı köylüler Zevki sefa yoktur ahır zamanda Hacı Fikret Ömer aynı mekânda Yetimleri ağlar yaşlar sahanda İki köye acı verdi köylüler Dedem Hacı Sadi ninem Hatice Öldüler birçoğu ağlar Netice Ne buğdayda tat var ne bakar tece Son durak mezarda durdu köylüler Cinolar Nadolar Leventler selam Baharlar Işıklar hepsi vesselam Düğünde ölümde hep birlik olam Şeytan nifak sokar gördü köylüler Hacı Coşkun muhtar bıraktı izler Toplandı ahali yaşlandı gözler Köylü helallaştı duaydı sözler Peşimizden bakıp durdu köylüler İsmail Ekinci taşa yaslandı Nazim dayı bakıp yaman hislendi Anam helalleşti teyzem seslendi Dönüp son kez selam verdi köylüler Bu şiir değildir hasret ızdırap Görürüm inşallah köyüme varıp Mahşerde buluştur günahsız ya Rab Gönlüme bir sevinç sardı köylüler Köylülerime saygı ve hürmetlerimi sunar ölenlere rahmet kalanlara sıhhat ve afiyet dilerim... Ömer Ekinci MicingirtO ŞehirEn mutlu günlerim geçmiş dağlarda, Şimdi yamaçları mahzun ney sesi. Hayat yumağını sardım ard arda, Yaklaştım o şehre gördüm herkesi. Uyan emmi uyan, uyan kalk hele, Semavi ülkenin kalk kucağından. Ver elin öpeyim biraz acele, Ne zaman ayrıldın ev ocağından? Her yatan yolcuyu taşlara sordum, Geçmişle iç içe öyle bir gece. Bu yeşil armoni yarış diyordum, Ne bir yarış vardı nede derece. Mecnunun çığlığı geldi derinden, Kendimle baş başa içimde tufan… Mezara taşınmış evler yerinden, Bu hasret boğacak zannettim o an. 28.10.08 Bursa Köyüme gittiğimde herkesi mezarda buldum... Ömer Ekinci Micingirt
--------------------------------------------------
O Köy
Ölürsem dermansız sıladan ırak
Yüzümü çevirin o köye doğru
Sonsuzluk yolunda olsun son durak
Özümü çevirin o köye doğru
Hasret yudumlarım alev ataştan
Gurbeti yeniden başladım baştan
Buz gibi gezerim en kara kıştan
Gezimi çevirin o köye doğru
Bayramlar yad elde pek fark etmedi
Yaşım elli oldu yaş kırk etmedi
Dizim çözülmeden yön çark etmedi
Dizimi çevirin o köye doğru
Bendeki sapanlar boşluk sürüyor
Az mantık çok hüzün kışlık sürüyor
İçimde bir başka hoşluk sürüyor
Azımı çevirin o köye doğru
Gevenliye gömün alın bu cânı
Neylerim yârensiz bütün cihânı
Gözlerim yollarda bekler o anı
Gözümü çevirin o köye doğru
Sözü tımar ettim mısra kokladım
Rüya hayal gerçek tek tek yokladım
Fikri hissi sözü yer yer sakladım
Sözümü çevirin o köye doğru
O köy ki Micingirt özlemin tülü
Bütün heveslerim tasa örgülü
Sözlerim rengârenk vaazım ölü
Va’zımı çevirin o köye doğru
04.10.12 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt
Aras’tan Hazar’aÇok uzak ve amansız, Vardım sılaya vardım. Hasret sardı zamansız, Döndüm döndüm yalvardım. Köyüm hüzün,ben sarsık, Hasret güftesiz artık! İklim değişir sık sık, Güz gibiyim sarardım. Hem bir deli biçare, Avareden avare. Ben Aras’tan Hazar’a, Micingirt’ten akardım. 22.07.09 Bursa Ömer Ekinci Micingirt Ağlez YazdılarHasret dudağında hudutsuz hârım Yazdıkça derinden kem söz yazdılar Rüyayı kuşattı hüznüm efkârım Gece yamacıma Ağlez yazdılar Hem dünya oyunsa geldik oyuna Çile mevsimine aşkın köyüne Uzandım tenhâya boylu boyuna Bakıp gözlerime öksüz yazdılar Ruhumu tütsüler köyün dumanı İhtiyâr söğütü kotan yamanı Asfaltta koşarım hasat zamanı Mecnun’u unutup gürbüz yazdılar Hiçe sürüklenip irkiliyorum Sessiz gecelere dökülüyorum Bu bendeki közü ben biliyorum Ruhum frengili sessiz yazdılar Ve bir düş içinde bol ettim azı Ağlez’e kalır mı ömrün birazı Ömer’in şiiri Kenan’ın sazı Gurbet türküsünü bizsiz yazdılar 07.05.12 Bursa Ömer Ekinci Micingirt Toprak Yığınız Mezarım çevirin ot gevenlerden Bir ardıç bir söğüt birazda yaprak Savurun küllerim merdivenlerden Zamana sürüyüp az ağlayarak Ölümsüzlük vuslat ayrılık dünden Günbegün aklımı aklım öteler Kefenim mor olsun koyunyününden Helvamı yiyorken pişsin keteler Bizim köyde mezar uzun ince sal Öldü ne yazık ki yok Halis usta Bu şehirde ölüm cin peri masal Uhrevi kaygı yok tutulan yasta Dağ taş aşk verirdi ruhuma huzur Her sabah yeni bir aşktı umutlar Kekik kokularım ben buhur buhur Tek tek ölüyordu güneş bulutlar Hayat bir imtihan ümit korku nur İnsan pıhtıları ölümsüz sanki Kirli çoklukları hiçime vurur Cellat gibi ruhum görün o anki İstemem mozaik istemem mermer Toprağı yığınız biraz engebe Üstünde siz olun altında Ömer Cürmümü toplayın verin sebebe Ömer Ekinci Micingirt ---------------------------------------Ekinciler
Sinem pare pare mecnun sılaya
Bizden size selam var Ekinciler
Hasretim zıgav’a kümbet kaleye
Garip kaldık garip zor Ekinciler
Duygular harabe yangın anılar
Hatça nenem göçtü öldü maniler
Makbere uğradık yatar faniler
Mukaddesat ehli nur Ekinciler
Hacı Hedis yoktur icat düşüne
Hacı İhsan gelmiş seksen yaşına
Hacı Behzat çıkmış tandır başına
Kime bakar kime sor Ekinciler
Düşündüm ürperdim sıla duyunca
Dağıldı Ekinci vatan boyunca
Yanar yürek kalbe hasret koyunca
Mısralarım kavruk hâr Ekinciler
Ekinci sülale köyüm Micingirt
Saltuklu diyârı insanları mert
Araziyi sattık kaldı Şeremet
Vakıf derim vakıf ver Ekinciler
Aşiret değiliz biz hür sülâle
Ezelden vurgunuz yıldız hilâle
Ezân okur babam benzer Bilal’e
Hakk’a âşık erler yâr Ekinciler
Ceneviz Selçuklu bezeli kaya
Sevdadır Micingirt aşktır İnkaya
Sancaklık yapmıştır Saltuklu bey’e
Yiğit diyarında v/ar Ekinciler
Terdir berekettir aştır Ekinci
Dağları teberrük dereler inci
Hakikat çığlığı bendeki sancı
Erdem meydanında er Ekinciler
_______________________________________
Hakikat kaygısı olmayanlar hariç, büyük küçük ayırmadan tüm Ekincilerin ellerinden öper sıhhatli huzurlu uzun ömürler dilerim. 27.06.2005
Ömer Ekinci Micingirt
Yorumlar -
Yorum Yaz