Canım Peygamber
Sensiz yer gök mahzun suskun beş kıta
Kan yağar ümmetin avuçlarına
Mahlûkat yaş döker sensiz hayata
Kokun sal kalbimin ta içlerine
Ve idrak ötesi nur sözlerinden
Vazgeçmem vazgeçmem vazgeçmem hâşâ
Beni de öyle say öksüzlerinden
Kıstır yanağımdan başımı okşa
Senli her tebessüm ebedin nuru
Seni hissedenler şad olur ancak
Sen çöle dökülen aşkın yağmuru
Aşk ile o yağmur tekrar yağacak
Gül yüzlüm sen nerde hayâlim nerde
Gam keder üzüntü hep seni sordum
Başını koyduğun kuru hasır da
Cehlime bürünmüş ne soruyordum
Taşlar ağladılar taşlara inat
Acı yedi boğum yaş misk-i amber
Bu garip ümmetin kime emânet
Kavuşmak ne zaman canım peygamber
Ömer Ekinci Micingirt
____________________________________
Keşke
Yüzünü ar ile iktifa edip
Kalbi arı-duru, kaptırma kire
Hayrete gerek yok edeptir edip
Müsvedde sözleri yayma kültüre
Ruhu iğdiş eden çarşıları bil
Erdemsiz kavgalar kavgaya engel
Keşke’yi fark etmek ip’ine çengel
Sımsıkı bağla ki yâr’e götüre
Ömer Ekinci Micingir
_____________________________
Kurban
Sen izâhsız bir sevda hak renklerin alısın
Hakikat numinesi azamette âlisin
İçime düşen meltem kurbanlar sana meftun
Sen kutlu bir silsile sen balların balısın
Ömer Ekinci Micingirt
____________________________________
Aşkıyla Sarhoşum
Dalga dalga mehtap baktım yüzüne
Bu gün ben bir hoşum deyme keyfime
Tılsımlı tebessüm daldım hüzüne
Aşkıyla sarhoşum deyme keyfime
Nakış nakış ruhum nazar bitince
Son buldu seherde horoz ötünce
Çorbalar dualı kaşık atınca
İçmişim bir hoşum deyme keyfime
Edep büklüm büklüm vefa yerinde
Şeytan esir olmuş yok içlerinde
Çaylarda demlenmiş içtim serinde
Ruhumla doymuşum deyme keyfime
Bu nasıl güzellik gelgelli töre
Sahabe bakışlı ermişler sırra
İstikbal burdadır burda tek çare
Âşıklar bulmuşum deyme keyfime
Bu dünya fanidir faniler duyun
Köpükten saltanat sırlı bir oyun
Kadem bastım sırra değişti huyum
Ölmeden ölmüşüm deyme keyfime
Mahşer uğultusu gelmez gülmeye
Öldürdüm ölümü geldim ölmeye
Yeterki kul hakkı Ömer gelmeye
Helâllık almışım deyme keyfime
Ömer Ekinci Micingirt
Keşke
İçimde bir hoşluk çekip gitmeye
Hangi ecel yeter ömrü tatmaya
Kalb-i ehli ile kımıldatmaya
Aşk şehriyarına geliyor musun
İstiğfar mağfiret çıkış yoludur
Nazar-ı hikmetle bakış yoludur
Küfrün sancağını yıkış yoludur
Aşk şehriyarına geliyor musun
Sevda nedâmettir dönüş emektir
Geçmişi telafi keşke demektir
Sâni-i Zülcelâlin dostları haktır
Aşk şehriyarına geliyor musun
"Keşke" bir kâinat ilâhi sırdır
Tefekkür terbiye iman aşk nurdur
İrşat tebliğ davet emrinde vardır
Aşk şehriyarına geliyor musun
Bütün maksatlarım kaldı içimde
Nice dirilişler öldü içimde
Kim bilir istiğfar n’oldu içimde
Aşk şehriyarına geliyor musun
Ömer Ekinci Micingirt
_________________________________
Gözleri vurdu
Kavradı ruhumu feryadım durdu
Emsali olmayan sızı bıraktı
Kırgın bakışıyla gözleri vurdu
Ah deyip içlendim içimi yaktı
Uhrevi buğulu çocuk yüreği
Yanan yüreğimde sürprizler saklar
Belki bu yanmalar aşkın gereği
Şiir tulû eder sözü yasaklar
Beni hep o sarar susku rengârenk
Seherin bağrında yer gök uyanır
Nasıl anlatayım bu başka ahenk
Bilmem titrek kalbim nasıl dayanır
Ömer Ekinci Micingirt
______________________________________
Evladı ResulBen bir veli gördüm pek yüce soyu
Zafer her bakışı vâkur heybetli
Yaratana âşık mârifet huyu
Asrın asâleti zamanın kutbu
İrfan kemal giyer o hep gülünce
Tefekkür taçlanır hatme olunca
Cezbeler uçuşur nazar gelince
Asrın asâleti zamanın kutbu
Evlad-ı Resul o eşsiz emânet
Mukaddes kelâmı sırra giden hat
Dilden kalbe akar sıdk âşk sadakat
Asrın asâleti zamanın kutbu
Nakış nakış irşat hemen her yerde
Nefis aynadadır yırtılır perde
Keşke yudumlanır âşk verir derde
Asrın asâleti zamanın kutbu
Ömer Ekinci Micingirt
_______________________________
Gerekir
Halk için hak için aşk için yaşa
Hisli yüreklere izzet gerekir
Bir baştan bir başa gardaş gardaşa
Birleşip bir olmak bizzat gerekir
Ben değil bizlerin huzuru olur
Hiçliğe varanın Hızır’ı olur
Kem gözden uzak dur nâzarı olur
Kula o yakışır azat gerekir
Su gibi sözlerim döküverdim hep
Mâsiva önüne çöküverdim hep
Mısra’ya cürmümü ekiverdim hep
Bir nebze izâha tezat gerekir
Dünü zâyi ettik bugüne varım
Epeyce karanlık zararım kârım
Dörtlüklere vuran bir tövbekârım
Keşke çorbasına lezzet gerekir
Şiir çobanıyım çıkmışım dağa
Şâir denilir mi bilmem ahmağa
Sığınmışım Bilal yüzlü toprağa
Ben\’i benden alan bir zat gerekir
Ömer Ekinci Micingirt
________________________________
Sultanım
Aklı irâdeyi attım da geldim
Cürümler önüme geldi sultanım
Gâm keder üzüntü sattım da geldim
“Keşke”ler yârenim oldu sultanım
“Veliyyen murşidâ” sevginin bendi
Semerkand ereni Şâh Nâkşıbendi
Siz ümmete ışık, ümmetin dini
Seyyid Abdulkadir Gâvs-i Geylani
Ümmet sizinledir kovsanız bile
Bu hayat bir hâyal belki aşk çile
Hakikat hâl ile gelmiştir dile
Nazar aşk bambaşka hâldi sultanım
Sizle idrâk ettik yüce divânı
Gönüller sultanı Şeyh Gücdevani
Kulluğun ziyneti gözyaşı şanı
Gönüller sultanı İmam Rabbani
Dirilten deryâya daldık sizinle
Çilenin zevkini aldık sizinle
Aşk ile hizâya geldik sizinle
Sofiler Şems’ini buldu sultanım
Vereni görmekte zikreden beyin
Hikmet ehli sizler ârifi billah
Marifet yiğidi Halid Zülcenaheyn
Teslim abidesi Seyyyit Abdullah
İrem bahçesi hû dirilten bahar
Keşke nidâları peşinden rüzgâr
Küfrün gayyâları hâşâ ne arar
Rahmet bulutları saldı sultanım
Aşk bir yanıştır hay varır Allah\’a
Tevbeler kulluğa çağrı nidâsı
İcâzet aşığı Şeyh Seyyid Taha
Sultan Sibgatullah Seyyit Arvasi
Gayrisi aslında şeytana secde
Çöl kokan yüreğim gelmiştir vecde
Siz hakka giden yol tövbe var hac’da
Hüznün deryasına daldı sultanım
Doldur sofi çayı oku ilahi
Hâl makama göre yönel fıtrâta
Şeyh Abdurahman-i işitir Tâhi
Şeyh Fetullah rehber hak hakikate
Gerçek bu ben beni arayamadım
Bilmem ki ömrümü nere yamadım
Kendimi kendimden koruyamadım
Şefkat nazarıyla güldü sultanım
Tasavvuf yol töre teslimiyet din
Başkası aslında bir yalan handır
Muhabbet ırmağı Şeyh Diyauddin
Lütûftur Haznevi bize ihsândır
Lütûflar ihsana emeğe gelir
Kimisi çorbayı yemeğe gelir
Kimisi pişmanım demeye gelir
Âh, yine gözlerim doldu sultanım
Makâm-ı Rabbâni, cedd-i pâki hem
Cezbeler uçuşur aşk çeşit çeşit
Gavs-ı Azam Seyyit Şeyh Abdulhâkim
İrşat fedaisi Muhammed Raşit
Yaş döküp diz çöküp hisleniyorum
Semâvi bahçede besleniyorum
Senli hatmelere yaslanıyorum
Gözüm yollarında kaldı Sultanım
Sır ifşâ zân cürüm sizlere ayan
Gavs-ı Sâni Seyyit Abdulbaki cân
Efendim sultanım yoluna kurban
Siz yokken kâinat çöldü Sultanım
Hak geldi ve batıl öldü Sultanım
___________________________________
Kapındayım
Vuslat takdirine ermekse şâyet
Yaşam süresince dosta itaat
Vefa fedakârlık ölümsüz sanat
Keşke biriktirdim sultanım himmet
Bütün varlığımla yolundayım hem
Geldim kapındayım cürmüm ve heybem
Büyülü bu meydan efsunlu adet
Evler aşk meclisi sevda ibâdet
Bu nasıl bir yanış bu ne celâlet
Âşıklar elçiler ezel ve ebed
Bütün varlığımla yolundayım hem
İşte kapındayım cürmüm ve heybem
Gözyaşı ırmağı renk renk icabet
Vuslat yolcuğu başlar mı kısmet
Teslimde aksağım sultanım affet
Sendedir her desen sendedir saffet
Bütün varlığımla yolundayım hem
Geldim kapındayım cürmüm ve heybem
Gözlerim avluda âhengi mabet
Cezbe nağmeleri hu hu şehâdet
Gölgene yaslanan her can selamet
İster halvet eyle ister selam et
Bütün varlığımla yolundayım hem
İşte kapındayım cürmüm ve heybem
Evlad-ı resul siz, siz nurlu ümmet
Sizde o pak kalpler sizde mürüvvet
Sizlerin sükûtu derin muhâbbet
Sizde sıdk sadâkat sizde kerâmet
Bütün varlığımla yolundayım hem
Geldim kapındayım cürmüm ve heybem
Cezbeler hıçkırık sükûtlar naat
Tövbeler gözyaşı hatmeler rahmet
Sohbete geçilir başlar sahavet
Ey asrın güzeli sultanım heyhat
Bütün varlığımla yolundayım hem
İşte kapındayım cürmüm ve heybem
Ömer Ekinci Micingirt
______________________________
Kurbanım
Yolculuğum bir daha
Kurbanım nefesine
Çıkabilsem sabaha
Meftun oldum sesine
Kalpler aşkla dirilir
Fikriyatlar durulur
Sana gelen hür olur
Ökçe olsam mesine
Durak durak can durak
Semerkanda son durak
Geldim nefsi yırtarak
Keşke derecesine
Ömer Ekinci Micingirt
__________________________________
Hizmet Nimettir
Coşkun sular gibi koşun bu sese
Yediden yetmişe yayın herkese
Zerreden kürreye yol perde perde
Kalben ruhen fikren ahenk her yerde
Apayrı bir feyiz ova dağ dere
Ezelden ebede yürü o yâre
Tevbe dirilişi hû beste beste
Hummalı faaliyet hemen herkeste
Edebi sefer bu ve ulu sâda
İnkişaf etmiştir bütün dünyada
Oba ova dere vadi gül çiçek
Hakikat yolunda şafak sökecek
Sünnet ehli düstur şecere nettir
Aşk ile buyurmuş “Hizmet Nimettir”
Ömer Ekinci Micingirt
Ömer Ekinci Micingirt
_____________________________________
Semerkand
.Çöl kokan dudaklar âşkla ıslanır
Susuz dimağlara zemzem semerkand
Takva iklimidir şuur süslenir
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Tevhid inkişâfı tecelligâhı
Gönüller menzili mecnunun âhı
Mânevi miracın aşk kıblegâhı
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Tefekkür mertebe ubudiyet var
İhsan denge hâli mihenge düşer
Ve nihayetinde hayra döner şer
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Hatme vird tefekkür kefen teneşir
Cömertlik saadet hayrata beşir
Yetime ekmeği suyu ulaşır
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Vuslatın tan yeri keşke’nin eli
Büyük cihatlara sefer döşeli
Münacaat niyâz hû işlemeli
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Ehlibeyt irfânı yolun güzeli
Edeple örülü sükût bezeli
Firdevsi bakışa nazar yazılı
İrfan risalesi hemdem semerkand
.
Gâzel ilâhiler cezbe iniler
Nakış nakış gâzel şiir maniler
Dinleyin kurbanlar duyun fâniler
İrfan risalesi hemdem semerkand
Sonsuza sevdalı yerden semerkand
.Ömer Ekinci Micingirt
______________________________
Müthişti
Ne zaman tövbeyle yüz yüze gelsem
Henüz erken diyor bu küflü zaman
Nereye döndümse günah sesleri
Bilmem ki gelir mi hüzünlü irfan
Mecnuna dönmüştüm kervan ayarsız
Dört yanım karanlık kuytu sis duman
Bayıra yaklaştım vakit ikindi
Tövbeye sarıldım eğildi zaman
Ayrılık vaktiydi mor poyraz eser
“Ya Rab ben pişmanım “müthişti o an
Ömer Ekinci Micingirt
___________________________________
Pişmanım
sofralar
lezzetin çorbaları çorbanın sofraları
tabakları yârenlik yüreklere çarpıyor
İçim içime sığmıyor
tevbeler keşkeler kurbanlar
buhara tomurcukları
hiçin iksif fısıltıları
mırıldanışlar ve
cezbeler
ölünün dirilişi
her düvelden diz çökmüş
göz göze gelme umudu
ve artık buğulu gözler
yenilenmeler seherin
doğuşuyla
nasıl tarif edebilirim ki
nasıl anlatabilirim
acizim efendim
heybetini şefkatini celaletini
nasıl anlatabilirim ki
seni sevmek seni görmek
ne güzel efendim
ne güzel öyle
Ömer Ekinci Micingirt
_______________________________
Tut Elimden
Gözyaşlarım ateşinde yeşerir
Mecnun gibi boş dağlara ağlarım
Dilim ucu dört bir yana dem verir
Yokluğunu yokluğuma bağlarım
Gülüşlerin merhem olur yarama
Engebeler engebeyi öteler
Samimiyet büyük vuslat var ama
Yokuş biraz aşılmıyor tepeler
Gözlerimi gözlerinle boya can
Vakit çöküp yakınına varmışım
Bu aç ruhum güzelliğe doya can
Sensizliğin kollarında durmuşum
Son şafakta nazarına al beni
Korkarım ki başka köye koyarlar
Tut elimden efkârıma sal beni
Sen almazsan sensizlikte yuyarlar
Ömer Ekinci Micingirt
___________________________________
Sensizlik
Gövdem alev ateş yürekten yufka
Gözlerin nazârı uyuyan zaman
Muhabbeti vurur görünmez ufka
Öperim keşkeyi başka yazamam
Dönen uçurtmalar gibi kelebek
Cürümler ufalar cezbenin sesi
Deli haykırışı duyulur tek tek
Katmerli meçhuller âşk silsilesi
Ömer Ekinci Micingirt
__________________________________
Tevbe
Çok gözyaşı gerek senin için yâr
Sıdk ve ihlâs ile eyle tövbekâr
Ölüm sarhoşluğu o gün gelmeden
Birkaç damla yaş ver birde istiğfâr
İçimdeki feryat haktır kalemim
Kurbanı olurum gâvs-ı âlemin
Tebliği olayım kutlu çilemin
Âh be ağlayışlar Şuayb ağlar
İhlâsla kalbime yazsam İsmini
Yok eyle “keşke”yle eski resmimi
Tevbe pınarından tattır cismimi
Rahmet bulutların yağmurların var
Ömer Ekinci Micingirt
________________________________________
Tutuldum
Hüzünle değiştim gülüşlerimi
Bir seher vaktiydi ben beni buldum
Tasaya boyadım mor düşlerimi
Aczimi geceye serdim kurtuldum
Hüzünle değiştim gülüşlerimi
Bir seher vaktiydi ben beni buldum
Bir kaşık bir nazar ruh ve beden tok
İhsanın böylesi başka yerde yok
Sancılı sözlerim delisi pek çok
Kapandım “keşke”ye durdum kul oldum
Bir kaşık bir nazar ruh ve beden tok
İhsanın böylesi başka yerde yok
Dahası emanet değmez harama
O eşsiz çeşmeden koy matarama
Firdevs’i iklimi görmek zor amma
Dirilten güzeli gördüm tutuldum
Dahası emanet değmez harama
O eşsiz çeşmeden koy matarama
Ömer Ekinci Micingirt
__________________________________
Köye
Zamansızlık gelip çatmadan ölüm
Gelin güller açan köye gidelim
Yastık battaniye yekpâre talim
Taşta çorba içen köye gidelim
Kimbilir kim gider kimlerin nesi
Kurtuluş kervanı verenin sesi
Ümmetine dertli âşk silsilesi
Ebediyet saçan köye gidelim
Minbere yaslanmış güzel der namaz
Cezbeder çeker hû kalpsiz anlamaz
Şaşmayanı yanık iklim pek ayaz
Buhara\’dan geçen köye gidelim
Ömer Ekinci Micingirt
__________________________________________________________
Ömer Ekinci Micingirt - İstabul Aliağaoğlu My City Hotel- 2012
Şair-Yazar Ömer Ekinci Micingirt’e Anlamlı Ödül
Geleneksel Uluslar arası Şiir Yarışmalarının sonucu belli oldu.. 1.450 başvurunun olduğu yarışmaya, yurt içinden olduğu kadar yurt dışından da katılımların gerçekleştiği yarışmaya Almanya, Azerbaycan, ABD, Avustralya, Kosova, İngiltere, Endonezya, Ukrayna, Mısır, İsviçre, Bulgaristan ve Haiti’nin de katılımlar gerçekleşti.“NAAT” Konulu Şiir Yarışması jürisi, 09.03.2012 Cuma günü Ümraniye Belediyesi’nde toplanmıştır. Jüri üyeleri, yapılan değerlendirme sonucunda, katılımcıların ismi geçen Şair Ömer Ekinci Micingirt’e Kainatın Efendisi isimli eserleriyle ilk üçe girmiş olup 1000 bin tl ödül ve plaket verilmesine oy birliği ile karar vermişlerdir.
Ümraniye Belediyesi Kültür Müdürlüğü
TÖREN 13 HAZİRAN ÜMRANİYE BELEDİYESİ VE DAHA SONRA AĞAOĞLU MY CİTY OTELDE GERÇEKLEŞTİ.
.