SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ





Hoş Geldiniz ...
Zahmet edip sayfayı ziyaret edip gözyaşlarıma ortak olduğunuz için teşekkür ediyor uhrevi besteli ömürler diliyorum...Selâm ve duâ ile.



 SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ  TIKLAYINIZ >>>


SARIKAMIŞ ZÜMRÜTTEN SEVDA

HER AİLEDEN EN AZ BİR ŞEHİT YATMAKTADIR BU TOPRAKLARDA. MİCİNGİRT 









 

Sarıkamış Şehitleri

Gelinlik giyinmiş körpe kız gibi 
Karlara serildi Sarıkamış’ta 
Mevsimler ağlaştı gece buz gibi 
Şafaklar gerildi Sarıkamış’ta 

Mehmet’im çarıksız Yemen’den geldi 
Şahâdet gürledi sonsuzu deldi 
Gök mavi yer beyaz kefeni aldı 
Ak yaşlar nar oldu Sarıkamış’ta 

Yıldızlar ağlaştı bulutlar indi 
Yokluklar yok oldu varlık silindi 
Namlular yırtıldı taşlar delindi 
Bir tarih yarıldı Sarıkamış’ta 

Izdırap çilekeş dereleri kar 
Dikenli tabyadan esiyor rüzgâr 
Susun! Şehidimin söyleşisi var 
Bâsiret kör oldu Sarıkamış’ta 

Küfrün azgın devri mağmaydı vatan 
Ölüm çığlıkları amansız meydan 
Ferhat’ın çığlığı seni anlatan 
İrâde buruldu Sarıkamış’ta 

Vuslat harekât der müjdeyi bekler 
Ağlaştı mevcudat ve de melekler 
Hoşaftı menusu yağsız yemekler 
Öğünler bir oldu Sarıkamış’ta 

Yaram çok ağırdır çıban çok derin 
Apansız çıyanı dipsiz çemberin 
Cilvesidir lâkin buda kaderin 
Silahsız vuruldu Sarıkamış’ta 

Beyaz uykudaydı koca bir ordu 
Dağ taş susuyorken komutan sordu 
Mekân konuşuyor beden mosmordu 
Pâk beden mor oldu Sarıkamış’ta 

Çığlık yığınağı doksan bin fidan 
Şavkı göğe vurdu süzülmüş yatan 
Balkanlar Kafkasya Şırnak Ardahan 
Şehitler soruldu Sarıkamış’ta 

Şehit bu tarifi gelmez dilime 
Ziyâsı izâhsız altın kelime 
Vefâdâr ses verir cümle âleme 
Âşıklar var oldu Sarıkamış’ta 

Kutsal pervanesi o gün niyetin 
Mehmet’te doğuşu samimiyetin 
Övülmüş milleti sen ki ümmetin 
Zor nizâm kuruldu Sarıkamış’ta 

Şüheda vâdisi ne büyük mâna 
Sırt sırtta diz dize yatar yan yana 
Âsımdan emânet bu toprak sana 
Pir Mehmet pir oldu Sarıkamış’ta 

Sarıkamış dinle tarih seslenir 
Mâziyle beklenen renkler hislenir 
Kan-ter yudumlayan ruhlar süslenir 
Emr-i Hak verildi Sarıkamış’ta 

Ne çok şey anlatır bir mezar taşı 
İmânla beslenir Hakk’ın savaşı 
Şâirin efkârı birkaç gözyaşı 
Islanıp kar oldu Sarıkamış’ta 

Şehitler ölmez hây! Şehit her yerde 
Ve onlar gittiler yüce seferde 
Bak Ömer rikkatle bak perde perde 
Cennete girildi Sarıkamış’ta

Ömer Ekinci Micingirt                    
                                                   

Sarıkamış Harekâtı Türk tarihinin en dramatik olaylarından biridir. Elbette kahraman bir milletin evladıyız fakat Bizim kahramanlıklarımız aynı zamanda zaferlerle birlikte acılarda yaşatmıştır. Yemen´nin kavurucu sıcağından, Sarıkamış´ın dondurucu soğuğuna yazlık elbiseyle çarıksız koşan körpe fidanların hikâyesi yakar sinemizi.

Bu bir efsanenin ayakta kalma ve yaşamak için son çırpınışıydı. Asırlarca içten içe altını oyan dış ve iç mihraklar ve yıkılan bir devin çıkardığı feryadının adıdır, Yemen, Çanakkale, Sarıkamış... Sarıkamış denince içim burkulur dağ taş çarıksız cesetlerle görünür gözüme, hüzün kaplar içimi. Binlerce Anadolu evladıgömüldü karlara gecenin kör vaktinde mosmor bedenle. Tabi gömemedi onu Sarıkamış bağrına acısını dayanamayıp attı baharın kardelenlerine. Ah Sarıkamış Ah! ... Sarıkamış şehitler yurdu Sarıkamış acılar yurdu...  Bu harekâtın askeri açıdan, teknik açıdan vebalı büyük ama ona değinmeyeceğim. Yokluk içinde karlı dağları zemherinin kavurucu soğuğunda aşmaya çalışan, ayakkabısız, paltosuz Anadolu çocukları, hatalara kurban gitmiştir. Biz bu şehitlere borçluyuz. Onlar olmasaydı, belki de bu topraklarda Ruslar olacaktı. Sarıkamış, Türk Tarihinin ve savaşlarının en acı olanıdır. Bu acıyı fedakârlıkları, cesareti, ulvi davranışı en iyi şekilde idrak edip gençlerimize aktarmalıyız. Bu aslında yenilgi değil, kendini feda etmenin destanıdır…

Sükûtlarım

Sıdk aşk vefa gözyaşı var
Mısralarım hüznüm kadar
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

Cürm olsa da tevekkül tam
Mevsim börklü söz muntazam
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

İsmim adl der alın yazım
Kıştan sonra çok şems lazım
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

Sarıkamış kışım aşktır
Şehit tüter yaşım aşktır
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

Ayaz yandı karlar pişti
Közü banmak bana düştü
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

Günden güne ara ara
Esiyorum ben mezara
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

"Hubbü'l vatan mine'l îmân"
Ben Hicazım ben Türkistan
Sükûtlarım hâli ikrar
Ve güz benim kışı da var

Diğeceğim o ki bugün Millet -Devlet abideleşmiş kahraman Mehmetçiğimizi, kendisine layık bir şekilde anmak mecburiyetindeyiz. Bu bizim boynumuzun borcu. Sarıkamış Harekâtı´ndan aynı zamanda ders de çıkarmalıyız.Ve ölümsüz nağmelerle milletimizin hafızasına nakşolan bu facia ve kahramanlık, on binlerce vatan evladının buz tutmuş feryadı, dağlardan taşlardan yankılanan, kalanların ise ağıtlarına yanık türkülerine dönüşmüş ve milletine mal olmuştur. Tarihin bu acılı sayfası halkın hafızası olan türkülerle ve ağıtlarla kayda geçirilmiştir. Sarıkamış Harekâtı´nda Mehmetçik her zamanki cesaret ve kararlığıyla üzerine düşeni yerine getirmiş aldığı emirle yola koyulmuştur.  Dostlar, var olmanın iklimi Sarıkamış …Şu an sanki Sarıkamış ve o günlerin ikliminde yaşıyoruz adeta yüreklerimizde. Savaşın vahametini çok yıllar sonra detaylı öğrenip  idrak ettik  ve içimize ateş düştü. Öyle bir ateş ki bu, öyle bir kor ki, ocaklara düşen, hayali bile yakar kavurur yürekleri... Bu günler gene Sarıkamış’ın dağlarına gözyaşı karıştı. Acı karıştı. Feryat karıştı. Yürek yangını karıştı.Türk milleti unutamaz üstünden on yıllar geçse de... Hele hatalar daha yakıcı olmalı. Daha bir kahredici... İyi ki şehid denmiş adlarına... İyi ki Kur'anımız onları cennete götürmüş. Rabbimiz “Ölmedi onlar, demiş. Yaşıyorlar, diriler ama siz farkında olmazsınız” demiş. Hep bir burukluk hissettiren anılarıyla, gülüşleri ile, içemedikleri su ile, yiyemedikleri burcu burcu ekmek kokusu ile yaşarlar sinemizde. Anaların kalbi unutmaz. Dizine yatırıp başını okşar şehit yavrusunun ana. Ana yaşatır.
Sarıkamış cennet kokar bu günlerde... Şehitlerin düştüğü toprak başka dost olur insan. Yüreğini dayar karlı toprağına ve sanki fısıldaşır sarıçamlar ile... Rabbin muştusu ile teselli bulur seyredenler. Onlar gitmiş ve kutlu Peygambere komşu olmuşlardır. Onları Peygamber kucaklamıştır, saçlarını okşamıştır. Şehit bu, kolay mı? Can pazarında vermiştir canını. Allah ile alış - veriş yapmıştır. En büyük alış – verişi yapmıştır. Şehitler bilir bunu. “Gitti gelmez bahar yeli şarkılar yarıda kaldı” Bir tarih ve hüzün bir kelepçe gibi sıkar yüreklerimizi... Doksanbin fidan bu… Her biri Denizli'den Erzurum'a, Diyarbakır'a, Urfa'ya kadar... Anadolu'nun ve Yemenin bir köşesinden gelmiş yalın ayak yazlık kıyafetle. Doğusu Batısı ile, Türkü Kürdü ile birlikte.“Sözün bittiği noktaya ” Sarıkamış. Destan mı desek facia mı desek... Çünkü sonu az çok belli olan bir maceraydı bu.Ancak Anadolu'ya karşı oynanan emperyalist oyunla karşı karşıya olduğu dönemdi bu dönem Milli Mücadele iklimiydi. Anadolu insanının, kadını erkeği ile vatanın üzerine kapandığı bir yaman iklimdi. Ve emperyalizme karşı bir haysiyetli duruştur. Anadolu toprağı Sarıkamış’ta böyle yoğrulmuş Allahuekber Dağlarında böyle harman olmuş yiğitler...

Şimdi ise ülkemizde yüreklerin ve şehitlerin ayağa kalkma zamandır.Ve ebediyen de ayaktalar onlar dimdik…Şehitler, Allahukber Dağlarında kutlu toprağa emanet edildiler.Rabbimiz mekânlarını cennet eylesin… Sarıkamış Mehmetçiğin her şart altında irade, cesaret ve disiplinden oluşan karakterini nasıl muhafaza ettiğini tarihe altın harflerle yazdığı bir semboldür.' Bu sembolü, eski Genelkurmay BaşkanıOrgeneral Hilmi Özkök´ün 'Sarıkamış askeri açıdan var olma azminin, direnen mücadelenin, inancın, fedakârlığın ve her şeyden önemlisi de, Türk halkı ve askerinin en zor şartlarda vatanı için neleri göze alabileceğinin abideleşmiş birsembolüdür' diyen Orgeneral Özkök´ün, 'Sarıkamış yönetim biliminde hayal ile gerçek ve yönetilemeyen risk ile yönetilebilir riskin ne anlama geldiğini gösterenen çarpıcı örnektir' demiştir Sarıkamış Hareketi o dönemde gizlenmiştir hatanın sahipleri tarafından… Şehitleri gereken şekilde ilgi gösterilmemiş saklanmıştır. Millet kendi evladının acısını duyamamış ve anılamamıştır. Ancak son yıllarda  ülke genelinde çeşitli etkinliklerle anılmaya başlanmıştıır  


Değerli dostlar,gümüş tenli çam ağaçları, rengârenk tüllenen masmavi gökyüzü ve nergis bakışlı çocuklar ayazdan yüzleri güz patatesi gibi delikanlılar… Tıpkı bir mecnun misali bitimsiz bir sevda sarmalıyor gamzeli kız edasıyla her Sarıkamış ismi geçtiğinde içimden... Ne kadar sevda çekseniz azdır bu beyaz duvaklı süzülüp göklere uzanan tutkunun diyarına…Kar yağıyor ışıl ışıl Allahüekber Dağlarından .Kardelen irem bağı şehitlerin bağrında..Az ilerde bir ozan “Taze Gelin Zülüflerin Tarumar” diye bir türkü tutturmuş sanki karanlığın ardından…Bin bir renge boyanmış hüzünlü çehresiyle . Zirvede sis bir duman, fırtına esmeye başlıyor. Uğultulu rüzgârda hicranla yürüyor  Bir elinde Al Bayrak yelken açmış yürüyor tarihin ahengiyle. Karşılıksız çıkarsız düşe kalka yürüyor. Kim yürümez ki şehidin armağanı o yamacın bağrında Itri gibi ses verir… Ve ilerde Şehitler Abidesi bir ulu çınar gibi…

Sarıkamış bir sevda onunla yatar onunla kalkar musikili yürekler.Muhterem kardeşlerim; Sarıkamış var olmanın sevinci. Sarıkamış bir tarih, Sarıkamış okşanacak, koklanacak büyülü bahçe. Her şehrin ruhu vardır mutlaka amma Sarıkamış’ın ruhu apayrı… 

Kış oldu mu gelin gibi süslenir 
Leyla mecnununa burdan seslenir 
Yeşil ormanından makber beslenir 
Ölümsüz ülkemde yâr Sarıkamış 

 Sarıkamış’ı Seyretmek, şehit sesleri duymak sessizce dünyaya kapalı, ruhlara açık huzur içinde... Sarıkamış’ı seyretmet apayrı bir beste sarıçamlar beyaz kardelenler sanki ruhumu çerçeveliyor. Bir kaç dakika da olsa seyredip hissetmek ve sessizce şehit kokularıyla koklaşıp konuşmak Yine o günlerin acı iklimi İçimde bir kor gibi, yazıp söyleniyorum kendi kendime. Önce kaybettiğim tarih ve yağsız buğday taneleri içinde ılık su hoşafımsı menü.Sarıkamış’ı seyreyledim içimi çekerek ve başımı yere eğerek Sanki bana bakıp, tatlı tatlı gülümsedi bir ara"Hoşçakal, Ömerciğim!" diyerek… Ben maziyle oynayıp, keyifle yazarken o bağıra bağıra muhasebe yapıyordu. Daha sonra sitem ediyordu ödevine çalışmayan komutanına "Peki, neden komutanım neden ." sorup dinliyordu sanki… Nafile,  ses yok, komutan yok, görüyor gibiyim o ak alınlı ana kuzusu Yiğitleri,çamlarla fısıldaşıyor gibi..Hiçbir şey söylemeden sadece "Hoşça kal, şehidim Seni seviyorum!" deyip. Sonra benliğime geri döndüm. Bir uhrevi ses ve boş boş ayazlara bakarak uzun uzun tefekkür… Sarıkamış seni seyrediyorum ve yeniden yaşıyorum bir ömür yaşadıkça yaşayacağım… Seninle tüter o yeşil ve beyazın içime sindiği hüzün besteleri. Şehitler sana sıcacık gülümseyip koynunda yattıkça ben de yatağımda rahat ve gülümseyerek uyuyacağım, sen şehitlerin ana kucağı benim vatanımın buğu buğu hüzün tüten beyaz ülkesisin. Seninle yaşayıp seninle öleceğim. Bugün yönetenlerin sorumluluklarla dolu olması için seninle iç içe insan eşya ve varlığın farkında,basiretli idare gerçeğini ve gereğini ancak seni seyre çıkmalarıyla mümkün olur diye düşünüyorum,  
 "Niye ,Neden ,Niçin " Sarıkamış Ve Sarıkamış Şehitleri  Türkiye'nin ibret ve acı veren manevi mirasıdır. Duyarsız kalınamazdı elbette. Çanakkale nasıl ki, İslam coğrafyasının en ücra köşesinde bir duyarlılık kaynağıdır, aynı şekilde Sarıkamış'da duyarlılık kaynağımız ve hiçbir Türk vatandaşı bunu göz ardı edemez. Şehitler bizim nurlu teberrüklerimizdir, oradaki ayaza karışan körpe fidanlara karşı Türkiye'nin sorumluluğu vardır, artı Sarıkamış doğuda Türkiye'nin hayati bir güvenlik siperidir. Enver Paşa ya her ne kadar şahsen kızsak da yaptığı sefer boşuna değildir. Sarıkamış Hareketi, normalde başarılı olabilecek bir hareketti ve olabilirdi. Başarılı olsaydı yerle bir edilen o insanlar şimdi kahraman olarak göklerdeydi isimleri… Kimse yenilmek için savaşmaz. Bende herkes gibi hatalarını eleştiriyorum ancak bir Fatiha’yı onlara okumayı borç biliyorum.Türkiye'nin stratejik değerini o günün şartlarını dikkate alarak, o günleri eleştirmekle daha objektif olabiliriz. Ama tabi böyle facialar olunca, eleştiri hatta hakarete varan konuşmaları  tırmandırma potansiyeli taşıyan tarihçilerimizde mevcut...

Böyle zamanlarda  ancak bize düşen ders çıkarıp ileriye iyi bakıp önümüzü iyi görmek"Niye ,Neden ,Niçin " i araştırıp  suçlu aramadan vazgeçmek en isabetli bakış ve tespit olur diyor Sarıkamış Şehitlerini Rahmet Ve Minnetle anıyorum…Bir Sarıkamışlı olarak ve Sarıkamış faciasını yaşayan bir milletin evladı olarak bundan ders çıkarmak zaruridir diyor ve mübarek makama erişen şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor size yazdığım şiirlerle saygılar sunuyorum…

---------------------------  OOO --------------------------

Bizim Dağlar

Minare gibi hoş şu bizim dağlar
Şehitlere gardaş şu bizim dağlar

Hele de miğferi ayaz tutuşur
Ruhu alev alev gönlü hep üşür

Şüheda kokusu elleri kına
Yatarız karlarla gece yan yana

Potinleri delik dizleri yama
Temmuz kızardıkça düşer aklıma

Bizim dağlar ümit bizim dağlar hû
Derinliklerinde aşkın uykusu

Tepeden tırnağa cennetten sılâ
Mâziye merhale fikri fasıla

Kardan kubbeleri eşsiz şehadet
Kahramanlık kokar seyri kâinat

Ayazın şavkıyla hû çekerken kış
Soranlara söyle de Sarıkamış

Ağrıyan ormanlar anlatsam kime
Merhem olmaz gayrı şiir derdime

Minare gibi hoş şu bizim dağlar
Şehitlere gardaş şu bizim dağlar

Ömer Ekinci Micingirt

Bir Başka Güfte Sarıkamış


küskün bir eda ile sarar beni bir matem
gözyaşlarım dökülür gaipten sesler gelir
kör kağnılar gıcırdar ızdırap şarkısıyla
tasalara bürünür gömülürüm sihirli ağıtlara
bambaşka yankılanır sarıkamış, bambaşka
sonra ruhumu sarar efsunlu musikiler.
geceye bir sessizlik yayılır siner çileli
geceler uzanır uzanır
doksan bin şehit uzunluğunda
bir beyaz güfte sarıkamış’ta

acı düşünce alır götürür beni
allahuekber dağlarına bulutlarla birlikte
zaman durur hayat durur yaşlar donar
ayazın kucağında
karlara her dokunuşta
yutkunur yutkunur yutkunur boğulurum
ayazın en kırak yerinde
duygularım kâh coşar kâh emekler
Sarıkamış âh sarıkamış
gözyaşı mekânı hüzünlerin diyarı
her tarafın ızdırap ızdırabın türküsü
her tarafın bir destan bir destanın öyküsü

kim bilir belki de sarıkamış bir perde mi ne
vuslata açılan tarihin en sayfasına
ruhum soluklanır duygularım dirilir
karlar okşar baharın çehresiyle
her sarıkamış duyuşumda

ateşin donduğu ölümün gülümsediği
ölümün hayat bulduğu yer sarıkamış
yanar kelimeler aşkla şehadet dağlarında
kardelenler açarken

köpürür şehit kokulu dereler kar sularıyla
hû deyip akar her mevsim baharın kucağında
öt bülbül öt işte tam zamanı ötmenin
gülde burada gülistanda
her tarafım bembeyaz her tarafım yemyeşil
gelin odası mı ne
beyazın ikliminde şehitliğin renkleri

konuş susmak yok yanık sevda bu
susmak yok konuş sen konuş sarıçam sen
şu merzifonlu mehmet
bak buda şırnaklı hasan
nasıl da yakışmışlar yan yana ve sırt sırta
utansın gabar dağı utansın şehadetsiz hortlaklar
konuş sarıkamış konuş
bu ne dertli sekinet sükûtta üşüyorum
bu suskunluk nedendir hem sitemin kimedir

Ömer Ekinci Micingirt

---------------------------------------------------------------

Hüznün Kucağında

Karlı tepelerde aradığım kent
Bağrında yatanlar fevkinde amma
İçimde hafakan hissimde kement
Her şey o’na ayan her şey muamma

Ses verir arada âşkın sahibi
Minare gibi hoş şu bizim dağlar
Şehitler zirveden çıkacak gibi
Kerem yüzlü sarhoş şu bizim dağlar

Hele de miğferi ayaz tutuşur
Bahtiyar her mezar apayrı mâna
Ruhu alev alev gönlü hep üşür
Hüznün kucağında gece yan yana

Ömer Ekinci Micingirt

-------------------------------------------------------

Sarıkamış’ta 

Bakışlar karakış göğe dikildi
Mevsimler ağlaştı Sarıkamış’ta 
Körpecik bedenler kara ekildi 
Nur arşa ulaştı Sarıkamış’ta 

Sineler buz tutmuş yatar ayazda 
Kimi yolun bekler kimi niyâzda 
Ağıt anlatamaz duyguda sazda 
Hür vicdanlar kıştı Sarıkamış’ta 

Bu nasıl bir tufan aman Allah’ım 
Ürperdim irkildim sarstı günahım 
Gözyaşım azığım duâ silahım
Kara civan düştü Sarıkamış’ta 

Kafkaslar ve Bosna yandı ciğerim 
Hesaplar çok ağır yaram çok derin 
Ağırdır dostlarım ağır kederim
Melekler uçuştu Sarıkamış’ta

Düşündüm Yemeni ve üşüyorum 
Lâkin ilalebet ben yaşıyorum 
Dava ağır zorlu, zor taşıyorum 
Moskof bile şaştı Sarıkamış’ta

Yatar şehit uyur kar uykularda 
Bölük bölük hüznüm canlar ard arda 
Rengini aradım akan karlarda 
Hür mâzi tutuştu Sarıkamış’ta

Ölür mü kardeşim ölümsüz millet 
Şuheda yaşıyor benim ki hasret
Gül açtı gözyaşım tüllendi kasvet
Şehitler buluştu Sarıkamış’ta

Hesap boğum boğum kısıldı sesim
Kader böyle imiş Ömer ne desin 
Hilâlde buluştu hemen her kesim
Yatanlar gardaştı Sarıkamış’ta 

Ömer Ekinci Micingirt
 
---------------------------------------------

Allahuekber Dağı 

O benim mahremim duvaklı gelin 
Karlı dağ dediler beyaz örtülü
Zifaf yok hüznü var aşksız güzelin
Kırağı bezeli beyaz kâkülü 

Bambaşka velvele kırıldı testi
Dermansız ağıtlar içime esti 
Dereler mübarek dağ mukaddesti
Rüyama dokundu şehidin eli

Zirveyi birazdan tipi tepecek 
Hep beni doksanlık ayaz öpecek
Bembeyaz cazibe aşkı serpecek 
Adeta bir Leyla dünya güzeli

Ömer Ekinci Micingirt
---------------------------------------------------------

Soğanlı

Ülkemi kuşatmış ağır hatıra
Şehitler diz dize yaslı soğanlı
Bu bir acı destan sığmaz satıra
Kederli tasalı hisli Soğanlı

Yamaçlar ney sesi kuşlar ırmaklar
Şuheda doğurmuş kadim topraklar
Efsunlu ağıtlar kardan konaklar
Ölmeden ölmenin aslı Soğanlı

Sormayın nedendir acaba niçin
Ne desem bilmem ki o kısmı geçin
Yüzbinler buz oldu bir deli için
Mâziye haykıran Karslı Soğanlı

Ömer Ekinci Micingirt 

Soğanlı, Sarıkamış şehitlerinin bulunduğu bölgeler

-----------------------------------------------------------

Şehidin Elleri 

Bin bir renkte şu şehidin elleri 
Bu yiğitler dirilişi görürler 
Aşk bürünmüş memleketim yolları 
Şehit ölmez bedbaht ruhlar ölürler 

Ey Allah’ım mâtem sardı her yanı 
Toprağımda hâin biter ne acı 
Şehadettir yiğitlerin harmanı 
Şehadetsiz beyinlerin ilacı 

Yetimlere benim ahım efkârım 
Her tarafta yavuklular nağmesi 
Dertli dizem ağıt yüklü eşârım 
Benim ülkem renk renk şehit bahçesi 

Kıta kıta dalga dalga dupduru 
Gök gürledi selam durdu her yanda 
Hele durun bu şehâdet huzuru 
Ölümsüzlük şühedadır mizanda… 

Ömer Ekinci Micingirt
---------------------------------------------------


Kubbeler 

Nedense sebepsiz aradım seni 
Önce koşma yazdım sonra mersiye 
Hem kimler vurdular yürek buseni 
En derin sığındım ben ebediye 

Salmışım kendimi her halim girift 
Seninle baş başa senden habersiz 
Ve kardan kubbeler üst üste çift çift 
Kan beyaz sensizlik gelin var ersiz 

Onurlu velvele şahadet her yer 
Ağardı dudaklar o sada ile 
Beni de mor sükûn sararsa eğer 
Söyleyin o artık şüheda ile 

Ömer Ekinci Micingirt

                    İletişim : micingirt@hotmail.com

Yorumlar - Yorum Yaz